2 Aralık 2025 Salı

Fenerbahçe:1-1:Galatasaray


"Maçla ilgili kendimizi hiç yormayalım. Bugün yaşananları herkes gördü. Saha içinde yaşananları herkes gördü. Maçı çok fazla değerlendirecek bir durum yok. Canımızı zor kurtardık. Kazım'ın gözü kör oluyordu. İki oyuncumuzun ayağı kırılabilirdi. Canımızı, ayağımızı, vücudumuzu kurtardığımız için şükredeceğiz. Kimse unutmasın, biz de Galatasaray'ız. Galatasaray birleşecek. Taraftarımıza çağrı yapıyorum; bugün yaşananları gördükten sonra birbirimize ne kadar destek olmamız gerektiğini ve bundan sonra nasıl bir Galatasaray ortaya çıkartmamız gerektiğini herkese göstereceğiz. Kimse merak etmesin." diyor Okan Buruk ve röportajını bitiriyordu...


Futbolu biraz bilen herkes bu maça Yasin Kol atandığında maç içinde neler neler olacağını çok iyi tahmin ediyordu da uzun yıllar Fenerbahçe maçlarını yönetemeyen Ali Şansalan'ı VAR'da görünce Galatasaray'ın işinin fena halde zor olduğunu görmek dahilik gerektirmiyordu.

Okan Buruk'un dediği gibi Kadıköy'de yaşanılanlardan sonra derbi analizi yapmak, "Biz saha içinde kalalım demek  "saflık" olurdu ki Fenerbahçeli oyuncuların ve taraftarın tepkisine göre düdük çalan bir hakem olunca, maça dair ancak hakem hatalarını yazmak gerekiyor bu yazıda.


Öyleyse dakika dakika sergileyelim FIFA kokartı olmadan memlekete derbilerini sürekli yöneten Yasın Kol'un marifetlerini:

6' İlkay topu göğüsle kontrol ediyor, seyirci baskısıyla el verdi hakem...

9' Galatasaray atağa kalkarken, Barış düşürüldü hakem avantaj verdi, Alvarez Kazımcan'ı sarı kartlık biçince, oyunu Barış'a faul yapıldı diye durdurdu ve Alvarez'in sarısını vermedi...

15' Osimhen-Skriniar pozisyonunda Barış topu aldı giderken, pozisyon sonlanmadan yardımcı hakem ofsayt bayrağı kalırdı ki pozisyon ofsayt değildi...


27' Galatasaray'ın golü sonrası Kazımcan'a tribünden çakmak atıldı, gözü çıkıyordu, tedavi gördü lakin hakem anons yaptırmadı. Üstüne üstelik tedavi gören Kazımcan'ı da oyun alanının dışına çıkmasını istedi.

33' Skriniar hava topunda Osimhen'e faul yaptı, hakem faulü vermemekle birlikte tacı Fenerbahçe'ye verdi...


39' Orta sahadaki bir mücadelede Lemina İsmail'den önce davranıp topa vuruyor, oyun oynanıyor ve devamında Sanchez'in Kerem'e herhangi bir teması olmadığı halde hakem ceza sahası önünde faul çalıyor, Lemina'ya da sarı kart gösteriyor.


43' Fenerbahçe'nin kullandığı köşe vuruşunda Alvarez Sanchez'e dirsek atıyor, seken top Skriniar'ın eline çarpıyor, hakem devam ettiriyor ve Fenerbahçe gol atıyor. VAR Yasin Kol'u ekrana çağırıyor ve faulü göstermeyip elden golü iptal ettiriyor. Maç boyu Ali Şansalan'ın belki de tek doğru kararı golün iptali için hakemi çağırmak da o da yanlış pozisyon gösteriyor.


45+5' Barış ceza sahasına girip kaleciyle karşı karşıya kaldığında top vuruyor ve top oyundayken Ederson Barış'ı düşürüyor, penaltı olacak pozisyonda hem Yasin Kol hem de Ali Şansalan sessizliğe bürünüyor.


45+5' Brown Sane'nin ayağına basıyor ama hakem sarı kart vermiyor.

53' Osimhen çalım atıp giderken Oosterwolde önce tekme atıyor, sonra elle yüzüne müdahale edip düşürüyor, Yasin Kol kırmızı kart olabilecek pozisyonda sadece sarı kart veriyor.


65' Skrinar'ın Sara'ya kırmızı kartlık tekmesine Yasin Kol faul dahi vermezken, VAR'daki hakem de sessiz kaldı.


72' Barış ile Semedo taç çizgisi yanında mücadele ederken, Fenerbahçeli futbolcu her türlü çekme itme yapıyor ama top Barış'ta kalırken, hakem faul çalıyor.

77' Uğurcan aut atışı kulanacak lakin sahada ikinci top var, Uğurcan o tapı almaya gidince "zaman geçiriyor" diye Uğurcan'a sarı kart veriyor Yasin Kol.



82' Sara ceza sahasına girerken Skriniar tarafından düşürüldü, faul vermedi hakem ve devamında Skriniar yerdeyken Sara'ya dizle vuruyor ama yine "üç maymunu" oynuyor hakemler. İşin daha da vahimi yayıncı kuruluş o pozisyonun iki değişik açıdan tekrarını gösterirken Skriniar'ın dizle vurmasını kesiyor ve göstermiyor.


90+5' Fenerbahçe'nin attığı gol öncesi Alvarez hakemin gözü önünde omuz atıyor ama Yasin Kol pozisyonu devam ettiriyor.

Yukarıda yer alanlar sadece kartlık pozisyonlar, bunlardan daha fazlası ise her pozisyonda düdük çalıp Fenerbahçe'nin topu kazanmasını sağlayan faullerdi. Böyle bir ortamda futbol oynamak imkansıza yakınken, Galatasaraylı oyuncular kaliteleri ile az kalsın üç puanla dönüyorlardı Kadıköy'den...

Hakemleri yazmaktan Sane'nin rakip savunma arasından İtalyan kayak ustası Tomba gibi slalom yapıp attığı harika golü övmeden geçmek olmazken, maçın iyilerinden Sara'nın sahada ayak basmadık çabasını, Sanchez'in sağ bek de oynayıp Kerem'i yuhlattıracak performansını,  Lemina'nın stoperde parladığını, Kazımcan'ın Gençlerbirliği maçı sonrası Kadıköy'de de sol kanadı kapattığını, Barış ve Osimhen'in rakip stoperleri hallaç pamuğu gibi attığını uzun uzadıya belirtemedik...

İlk yarı 1-0 önde bitmişken, bitime yarım saat kala Osimhen'in harika aşırtma pasında Sanchez'in Oosterwolde'yi pazara yollayıp Sane'ye pasında Alman topçunun gol olacak şutu rakibin ayağına çarpıp kornere gitmesi belki de maçın kırılma anıydı. Ev sahibinin ise kaleyi bulan ilk şutunun 88de gelmesi maçın gidişatı hakkında çok daha açıklayıcı bir veri olsa gerek...

Galatasaray'ı yakından tanımayanlar son dakika gelen gol ve kaybedilen 2 puanın Galatasaray'ı demoralize edeceğini düşünürken, Okan Buruk'un baştaki sözlerini anımsayarak, cuma günü oynanacak Samsunspor maçında hafta içi olmasına rağmen Ali Sami Yen'in tıklım tıklım dolacağını ve alınacak üç puanla Galatasaray'ın 26 şampiyonluğunun yürüyüşünün çok daha sert ve emin adımlarla devam edeceğini adım gibi biliyorum...


ve birileri de sadece bakakalacak...



Stad: Fenerbahçe Chobani Stadı

Tarih: 01/12/2025

Hakemler: Yasin Kol, Abdullah Bora Özkara, Bahtiyar Birinci VAR: Ali Şansalan

Fenerbahçe: Ederson, Nelson Semedo, Milan Skriniar, Jayden Oosterwolde, Archie Brown (Levent Mercan dk. 89), Edson Alvarez, Dorgeles Nene (Oğuz Aydın dk. 79), Marco Asensio, İsmail Yüksek (Fred dk. 79), Kerem Aktürkoğlu (Anderson Talisca dk. 63), Youssef En-Nesyri (Jhon Duran dk. 63)

Yedekler: Tarık Çetin, Mert Hakan Yandaş, Yiğit Efe Demir, Mert Müldür, Rodrigo Becao

Teknik Direktör: Domenico Tedesco

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Davinson Sanchez, Mario Lemina, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş (Yunus Akgün dk. 90+3), Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 90+7), Gabriel Sara, Leroy Sane, İlkay Gündoğan (Arda Ünyay dk. 77), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen (Mauro Icardi dk. 89)

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Ahmed Kutucu, Kaan Ayhan, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Jhon Duran (dk. 90+5) (Fenerbahçe), Leroy Sane (dk. 27) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Nelson Semedo, Jayden Oosterwolde, Ederson (Fenerbahçe), Mario Lemina, Okan Buruk (Teknik Direktör), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen, Uğurcan Çakır (Galatasaray)

25 Kasım 2025 Salı

Galatasaray:3-2:Gençlerbirliği


 "Ben kaplanlardan filan korkmam ama rüzgar deyince iş değişir. Bakın rüzgardan ödüm kopar. Beni rüzgardan koruyacak bir şeyiniz var mı acaba?" diyordu çiçek Antoine de Saint-Exupery'nin dünyaca ünlü eseri Küçük Prens'te... Bu satırları okurken aklıma Mauro Icardi geldi birden. Galatasaray'a transfer olduğu günden beri attığı goller, kırdığı rekorlarla hem takımı şampiyon yapan, hem de çocukların Galatasaraylı olmasına katkı sağlayan Arjantinli, rakiplerle ve başkanlarıyla mücadele edip, 100 kez giydiği formanın hakkını sonuna kadar verirken bir sakatlık sonrası sosyal medyanın "rüzgarı" ile istenmeyen adam ilan edilivermişti. "Şişman" da dediler, "Takımı düşünmüyor" da, "Antrenman yapmamak için çocuklarını bahane ediyor" da... Karşındaki "kaplanla" mücadele etmek kolay da, ya arkadan esen sinsi rüzgar?

Milli araya girmeden önce Kocaelispor'a kaybeden Galatasaray, ulusal takımlara giden topçularından Osimhen, Jakobs ve Kaan'ı da kaybederek çıkacaktı Gençlerbirliği karşısına. Bir de TFF'nin "yarım yamalak" bahis soruşturması nedeniyle cezalı olan Eren ve Metehan yoktu. Bir şey ters gitti mi hep ters gider derler ya, Berkan da antrenmanda sakatlanmıştı. İlkay iyileşiyordu ama 90 dakika oynayacak durumu yokken, Arjantin'den evlatlarını görmekten dönen Icardi de kenarda bekliyordu. Şapkadan tavşan çıkarmakla mahir Okan Buruk, nasıl ki Boey'i rezerv takımdan ana kadroya monte etmişti, sol bek eksikliğinde Kazımcan'a aynı fırsatı vermiş, genç topçu da Ankaralı rakiplerinin karşısında maçın iyilerinden oluyordu.


Oyuna Galatasaray taraftarının da desteği ile baskılı başlarken, Kazımcan'ın taç atışında Barış'ın kafası direkten dönerken, iki dakika sonra Sara'nın kornerinde "Apokerim"in kafasında Singo kale dibinden dokunamıyordu. Bir dakika sonrasında ise Sane'nin pasında Lemina'nın şutu direği yalayarak auta giderken, Gobonlu topçu da sakatlanıyordu.  Daha dakikalar 15i gösterirken Lemina yerini Yusuf'a bırakırken, devrenin bitimine 5 dakika kala Singo da sakatlanıp Icardi ile yer değiştiriyordu. 

Genç yaşta Barcelona'ya transfer olan Yusuf Demir, Galatasaray'a büyük ümitlerle transfer olmuş lakin arzu ettiği çıkışı bir türlü gösterememişti. Sakatların çok olduğu bu dönemde forma şansı bulan Yusuf, maçta da tabelayı değiştirecek anların içindeydi ama heyecandan olsa gerek istediği vuruşları yapamazken, "sabırsız" taraftarın tepkisini çekiyordu. Öte yandan Barış'ın ortasında Icardi'nin kafası da direkten dönünce herkesin kafasında "acaba bu top içeri girmek mi istemiyor" düşüncesi beliriyordu.

Galatasaray arzuladığı erken golü bulup, peşinden atacağı gollerle maçı erken koparıp, Şampiyonlar Ligi maçına odaklanmayı bir yandan da hafta sonu ligde oynayacağı derbi için kart riski olan oyuncularını korumayı düşünürken, beklenen gol Niang ile deplasman ekibinden geliyordu. Ayrıca, Metehan'ın devre bitmesine 5 dakika kala çaprazdan şutunu Günay çıkarmasa, tabela kolayca 2-0 olacaktı...

İkinci yarıya Yusf'un yerine İlkay'ı alarak sahaya sürüyordu takımını Okan Buruk. Arzuladığı gol gelmeyince "telaşlanan" takıma tecrübesi ile soğukkanlılık getirecek İlkay ile birlikte Galatasaray daha çok pas yapıp, daha bilinçli giderken rakip kaleye, Gençlerbirliği ise Galatasaraylı Gökdeniz'in abisi Göktan'ın getirdiği ve Tongya'a al da at diye verdiği pasla Günay dikkatli olmasa farkı ikiye çıkaracaktı ki aynı topçu 3 dakika sonra Metehan'ın ortasında yakın mesafeden topu auta atıyordu. Onlar ikinci defa gol sevinci yaşayamadı ama Barış-Kazımcan ortaklığında genç topçunun asistinde "fox in the box" Icardi takımını öne geçiriyordu. Kral geri dönerken, taraftar da o meşhur besteyi haykırarak söylüyordu.




Ve ardından yakalana bir kontraatakta, Sane boş pozisyonda Icardi'yi görüyor, onun karşı karşıya plasesinde kaleci topu çıkarırken, Barış belki de kariyerinin en rahat golünü atıyordu. Galatasaray öne geçerken, ilk yarıda Kazımcan'la tartışmaktan sarı kart gören Thalisson, yine Kazımcan'ı biçtiği için ikinci sarıdan oyun dışı kalırken, Galatasaray da Barış'ın ortasında İlkay ile farkı ikiye çıkarıyordu... Bir kaç hafta önce ıslıklanan Barış bir gol ve asistle maç sonrası Icardi ile birlikte  üçlü çektirmeyi hak ederken alkışlarla yerini son on dakikada Ahmed'e bırakıyordu ki Galatasaray'ın dördüncü golünü Ahmed bomboş pozisyonda topu ayağında geveleyerek engelliyordu.


Maç sonu basın toplantısında Okan Buruk "10 kişi kalan rakibi kalemize getirmememiz gerekir" derken maçtaki en büyük hatayı anlatırken, Galatasaray'ın da Samed'in ortasında Metehan'ın kafasıyla yediği golü izah ediyordu bir bakıma. 


Bu yazıyı maçtan bir kaç gün sonra yazarken, ligin diğer maçlarında verilen penaltıları da izlemiş olarak Galatasaray'ın bu sene de mağdur edildiğini görmek hem üzüyor hem de öfkelendiriyor. Ozan Ergün'ün ilk yarı Tongya'nın Singo'ya müdahalesinde sarı kart unutulurken, ikinci yarının hemen başında Thalisson'un Barış'ın ayağına basmasında hem sarı kart hem de penaltı verilmedi. Aynı şekilde Göktan'ın Sallai'ye kırmızı kartlık müdahalesi ise "önce topa vurdu" gerekçesi ile verilmemesi ayrı bir komedi. Yine oyunun 81. dakikasında Gençlerbirliği topçusunun eline çarpan top "dizden geldi" diyerek penaltı çalınmadı. Bütün bunların sebebi ise bizim hakemlerin oyunu yorumlayamaması ve bir "robot" misali kurallara bağlı kalması. Bunun en güzel örneği ise 71. dakikada Sara'nın pas verirken topun hakeme çarpıp tekrar Sara'ya gelmesi ve kimse bundan etkilenmezken hakemin oyunu durdurup, hava atışı ile başlatması... Ajax-Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçında vücuttan sekip ele gelen top penaltı olurken, hakeme çarpıp oyunun akışını etkilemeyen bir çok pozisyon Avrupa Liglerinde devam ettiriliyor. Bir de standart önemli hakemlikte, aynı hakem bir kaç hafta evvel Fenerbahçeli Assensio'nun rakibinin kafasına ayakla temasına kırmızı vermezken, Sallai'ye benzer pozisyonda kırmızı kart çıkarıyordu.

Sakatların, eksikliklerin olduğu, topun çizgiyi geçmek istemediği maçta Galatasaray üç puan alıp, hafta sonu derbi öncesi Torreira'yı kaybetmezken, maalesef Singo, Lemina ve Sallai'yi kaybediyordu. Bakalım Okan Buruk Kadıköy'de şapkadan nasıl bir tavşan çıkaracak?


Stat: Ali Sami Yen RAMS Park

Tarih:22/11/2025

Hakemler: Ozan Ergün, Furkan Ürün, Suat Güz VAR: Bülent Birincioğlu

Galatasaray: Günay Güvenç, Singo (Icardi dk. 40), Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş, Lemina (Yusuf Demir dk. 16, İlkay Gündoğan dk. 46), Torreira (Arda Ünyay dk. 80), Sara, Sane, Sallai, Barış Alper Yılmaz (Ahmed Kutucu dk. 80)

Yedekler: Uğurcan Çakır, Batuhan Şen, Gökdeniz Gürpüz, Furkan Koçak, Çağrı Balta

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gençlerbirliği: Velho, Thalisson, Goutas, Zuzek, Hanousek, Dele-Bashiru, Oğulcan Ülgün (Metehan Mimaroğlu dk. 32), Göktan Gürpüz (Samed Onur dk. 76), Koita (Dilhan Demir dk. 77), Tongya, Niang (Onyekuru dk. 76)

Yedekler: Erhan Erentürk, Furkan Ayaz Özcan, Varesanovic, Abdurrahim Dursun, Fıratcan Üzüm, Sinan Osmanoğlu

Teknik Direktör: Volkan Demirel

Goller: Icardi (dk. 55), Barış Alper Yılmaz (dk. 57), İlkay Gündoğan (dk. 66) (Galatasaray), Niang (dk. 22), Metehan Mimaroğlu (dk. 77) (Gençlerbirliği)

Kırmızı kartlar: Sallai (dk. 90+3) (Galatasaray), Thalisson (dk. 60) (Gençlerbirliği)

Sarı kartlar: Kazımcan Karataş, İlkay Gündoğan (Galatasaray), Dilhan Demir (Gençlerbirliği)

10 Kasım 2025 Pazartesi

Kocaelispor:1-0:Galatasaray


“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!” diyordu bugün ebediyete intikalinin yıl dönümünde saygı, özlem ve minnetle andığımız Mustafa Kemal Atatürk... Dün de Kocaeli Stadında oynanan maçtan önce topçular sahaya çıktıklarında bütün tribünler tek bir ağızdan "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye bağırırken, Galatasaraylı taraftarlar da deplasman tribününde açtıkları devasa pankart ve kartonlarla yaptıkları gösteri ile Ulu Önder'i anıyordu. Tabii, ev sahibi taraftarların maç başı ve sonunda ettikleri küfürler  bu güne gölge düşürürken, bu maçın bir de Sami Yen'de rövanşı olacağı bir kenara yazıldı.


Transfer döneminde taraftarlar "transfer şampiyonası" yaparcasına herkesi takıma kazandırmak ister, takımın sistemi ya da uyumu düşünülmeden "batan geminin malları" misali ne bulunursa transfer edilsin isterler. Oysa ki bir çok hoca ise "az ve uz" oyuncu ekibiyle yarışta olmayı ister. Galatasaray'ın elinde Icardi, Osimhen, Sane gibi yıldızlar olunca, Okan Buruk da takım içindeki olumlu havayı korumak için tüm topçularına şans vermeyi isterken, uzun aradan sonra Kocaeli deplasmanında Icardi ve Osimhen gibi iki forvetle başlıyordu. Televizyon başındaki bizler için "gereksiz" bir fanteziydi ama bir gün önceki idmanın "mükemmel" geçtiğini belirtiyordu başarılı teknik adam. Öte yandan bu tercih Selçuk İnan'a sorulduğunda "Galatasaray'ın bütün oyun planlarını çalıştık ama en fazla çift forvetli oyun üzerine durduk" cevabı, oynanacak maç için içimizde bir endişe yaratmıyor değildi.


İki takımın da istekli ve arzulu başladığı oyunda, Galatasaraylılar alışık oldukları düzenden çıkınca, birbirlerinin yerlerini bulmaya çalışan acemiler gibi bolca pas hataları yaparken, Koacelispor ise önce ikinci dakikada Tayfur'un auta yolladığı kafa vuruşu ile taraftarını heyecanlandırıyor, ardından Uğurcan'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda sarı-kırmızılı file bekçisi "ahtapot gibi devleşiyordu". Galatasaray daha kayda değer bir atak yapamazken, Serdar Dursun'un uzaktan şutu Uğurcan'da kalırken, savunma arkasına atılan bir pasta Sane topu mükemmel sürerken ceza sahası içine kadar, pası da bir o kadar kötü atıyordu. İstenilen oyun oynanmayınca, hakem de sert oyunla faulsüzlüğü karıştırınca Osimhen tepki veriyor, Çağdaş Altay da sarı kartı çıkarıyordu Nijeryalıya... İlk devre biterken İcardi'nin auta yolladığı kafa vuruşu dışında Osimhen'in karambolde önüne düşen topa vuruşunda kalecinin kornere yollaması dışında Galatasaray etkili olamazken, atılan bir aut atışında Serdar Dursun'un Jakobs'u bozarak kafayla Agyei'ye düşürmesi ve onun Galatasaray savunmasını geçip Uğurcan'ın tuttuğu köşeden fileleri havalandırması ile ev sahibi öne geçiyordu.

Jakobs'a yapılan müdahaleye düdük çalmamasına şaşmamak gerekir hakemin zira Sanchez ceza sahası içinde yaka paça indirilmişken, oralı bile olmamıştı hem kendisi hem de VAR'daki Ali Şansalan. Ama bu ikili maçın bitmesine 10 dakika kala Galatasaray'ın Osimhen ile bulduğu golde "kaza kaza" ofsayt kararı çıkarıyordu. Herkes çekilen çizgiye takılmış, rakip savunma oyuncusunun ayağı kaleye daha yakın derken, kalecinin kalesinde olmadığı pozisyonda çizginin 2 numaralı savunma oyuncusundan değil belki de kaleciden ya da yanındaki savunmacıdan çekilmesi gerekiyordu. Burada VAR o söz konusu çizgiyi yanlış çizerken, kalecinin arkasında "pasif" pozisyonda olan Sara'nın kaleci ve savunmacıyı nasıl etkilediğini hala anlamış değilim. Galatasaray'ın 8-10 puan önde götüreceği ligin "ekonomik" yandan bir getirisi olmayacağı gerçeği ile böyle ufak tefek müdahalelerle lig yarışını kızıştırmak istenildiği düşüncesi gelmiyor değil insanın aklına bu kararları gördükçe.


Maçın ikinci yarısına dönersek, Galatasaray biraz daha derli toplu gözüküp, Kocaelispor'un kalesini çok adamla koruduğu bir oyunda 48de Sallai'nin uzun pasında Osimhen kaleciyle karşı karşıya kalırken, şutu kornere çıkarken, 65'de ise Osimhen'in paralel pasında Barış'ın golünü önce kaleci sonra da Tarkan çizgiden çıkarıyordu. Ev sahibinin farkı arttıracak net pozisyonunda da Sanchez savunmanın üçe bir yakalandığı bir anda Can'a yerinde müdahale ederek, takımının maçın içinde kalmasını sağlıyordu.

Milli aradan önce Kocaeli'de alınan yenilgi zirve yarışında Fenerbahçe ile aranın bir puana inmesi anlamına gelirken, Okan Buruk ve ekibinin maçların olmadığı bu dönemde yapacakları analizler ile ulusal takımlara gitmeyen topçuların özel çalışmalarla daha güçlü dönecek olması, ki Sane'nin Başakşehir maçı hala akıllarda, ve sakatların iyileşecek olması gelecek maçlar için umudu korumamıza yetiyor...



Stat: Kocaeli

Tarih: 09/11/2025

Hakemler: Çağdaş Altay, Serkan Çimen, Bilal Gölen VAR: Ali Şansalan

Kocaelispor: Aleksandar Jovanovic, Ahmet Oğuz, Botond Balogh, Hrvoje Smolcic, Jamal Dijksteel, Habib Ali Keita (Luis Da Silva Cafumana Show dk. 72), Tarkan Serbest, Daniel Agyei (Oleksandr Syrota dk. 90), Karol Linetty (Darko Churlinov dk. 90+6), Tayfur Bingöl, Serdar Dursun (Can Keleş dk. 72)

Yedekler: Gökhan Değirmenci, Muharrem Cihan, Ahmet Sağat, Furkan Gedik, Samet Yalçın, Joseph Boende

Teknik Direktör: Selçuk İnan

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Wilfried Singo (Roland Sallai dk. 46), Davinson Sanchez (Kaan Ayhan dk. 90), Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs (Eren Elmalı dk. 64), Lucas Torreira (Gabriel Sara dk. 64), Mario Lemina, Leroy Sane, Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen, Mauro Icardi

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Berkan Kutlu, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Agyei (dk. 45) (Kocaelispor)

Sarı kartlar: Dijksteel, Smolcic (Kocaelispor), Victor Osimhen (Galatasaray)

7 Kasım 2025 Cuma

Ajax:0-3:Galatasaray

 


"Çok önemli oyunculara sahibiz. Yarın sadece başlayacak 11 değil, bence maçı bitirecek 11'imiz de çok önemli olacak. Bu yüksek tempolu maçlarda özellikle kulübeden gelecek oyuncularımızın da çok önemli olması lazım. Ben yarın için ilk 11 ve yedek kalacak değil, maça başlayacak ve bitirecek takım olarak bakıyorum." diyordu Liverpool maçından önce çıkmış olduğu basın toplantısında Okan Buruk... O maçın neticesi de herkesin malumu.

Dün gece Johan Cruyff Arena'da karşılaşmanın başlamasına dakikalar kala TRT mikrofonlarına da "Hücumda da farklı şeyler düşündük. Son maçlarda sürekli oynayan Barış'ı dışarıdan getireceğiz. Oyunun devamında hamlelerimiz olacak Barış gibi, Icardi gibi. Orta sahada ve savunmada bize destek verecek çok sayıda oyuncumuz var." diye açıklamalarda bulunuyordu.


Ligde Galatasaray'ın başında çıktığı 120 maçta 100 galibiyet gibi müthiş bir rekora sahip olan Okan Buruk artık Avrupalı rakiplerine karşı da eskiden olduğu "gözü kapalı" saldırmak yerine "planlı ve hesaplı" çıkıyordu.

Futbolun "beşiği" İngiltere derler ama "olgunluk çağının" yaşandığı yer Hollanda'dır ve bu güzel oyuna kafa yorup, onu geliştirenlerin laboratuvarı Ajax Futbol kulübüdür. Bu sene hem kendi memleket sınırları dahilinde hem de Şampiyonlar Liginde aldığı sonuçlarla geçmişe özlem yaşatsalar da bir futbol kültürü ve geleneğine sahiptir Hollandalılar ve iç sahada her zaman tehlikelidirler. Hele bir de bu sene oynadığı 3 maçta puan alamayınca, Galatasaray maçını "var mısın yok musun" karşılaşmasına çevirdilerse. Galatasaray için de kritik bir sınav olacaktı, zira evinde kazandığı Liverpool ve Bodo/Glimt maçlarının anlam kazanması için Amsterdam'dan üç puanla dönmek mecburiyet arz ediyordu. Hele bir de Süper Ligde en yakın rakibinden 4 puan önde olup, lig ikincisi Trabzonspor karşısında alınan beraberlikte "saçma sapan" ve "ergence" Okan Buruk eleştirileri sosyal medyada yer alırken... Geçen sene kendisi açısından Avrupa Liginin ilk sekize kalma finalinde Ajax'a kaybeden Galatasaray bir kez daha aynı makus talihi yaşamak istemiyordu. 


İlkay bir kaç haftadır sakattı da ona Bodo maçının yıldızlarından Yunus da eklenince orta saha rotasyonu eksik kaldı ama Sanchez'in savunmaya dönmesi ile son haftaların parlayan yıldızı Lemina Torreira'nın partneri olacaktı. Oyun kurma görevi de Sara'daydı, belki de Galatasaray kariyerinin devamı anlamında en önemli maçıydı Brezilyalının ama onda ne kadar başarılı oldu, orası da ayrı bir yazı konusu. Singo'nun da takıma geri dönmesi ile Sallai için de kendine yeni bir rol bulma fırsatıydı Ajax maçı, Polonyalı "joker" de maç içinde görev aldığı değişik bölgelerde hiç sırıtmadı, galibiyetin görünmez kahramanlarından oldu.


Ajax rakibinin gücünü daha oyunun ilk dakikalarından kabul ederek kendi tarihi futbol kültürüne ihanet edercesine tam takım kendi yarı sahasında iki hat şeklinde "Çanakkale Geçilmez" oynarken, Galatasaray ise top ayağında bir basketbol takımı misali top çeviriyor, savunmada gedikler arıyordu. Durum bu halde olunca kayda geçen ilk atak Osimhen'in repertuavının güzide örneklerinden -ki Napoli'de bir kez fileleri sarsmıştı- olan Singo'nun ortasında topu göğs, ile kontrol edip, ayakla sektirip top düşmeden attığı şuttu. Kaleci yaşlanınca refleksleri azalır derler ya, Pasveer  42 yaşının tecrübesi ile takımını skorda geriye düşmekten kurtarıyordu. Üç dakika sonra Sara'nın köşe vuruşundan ortasında Nijeryalı forvet en yükseğe zıpladı, kafasını yine tecrübeli kaleci parmak uçlarıyla kornere yolluyordu.


Galatasaray top kontrolünü yüzde yetmişlere çıkarırken, rakip kalede de iki net pozisyon bulmuşken, oyunun iplerini iyice eline almış ve gölü getirecek "o anı" kovalarken, Ajax'ın tek planı Weghorts'a atılan uzun hava paslarında onun indireceği toplarla ani atağa çıkmak ya da Galatasaray'ın presini delip savunmayı eksik yakalamaktı. İlk yarım saat biterken Uğurcan'ın sahada olduğunu önce Mokio'nun şutunda sonra da ceza sahası içindeki karambolde gördük de devamında Gloukh takımın ilk devre yakaladığı en tehlikeli atakta topu auta yolluyordu.


"Oyuna nasıl başladığımız değil, nasıl bitirdiğimiz önemli" diyen Okan hoca, ikinci yarının başında takımın en zayıf halkası Sara'yı kenara alırken, geçen yıl bu zeminde Gaaei'yi fena halde zorlayan Barış'ı sahaya sürüyordu. Onun oyuna girmesiyle Sallai forvet arkasına geçerken, Barış da kanattan Rize'nin azgın dereleri gibi akarken, Ajax'ın yerleşik savunmasının dengesini bozuluyordu. Ve aranan gol de Lemina'nın "rebound"ı alıp, topu Sane'ye yollaması, onun altı pasa ortasında Osimhen'in kaleciden önce "uçar kafayı" vurmasıyla geliyordu. Ajaxlılar golün şokunu yaşarken, Barış Alper "prime dönemini" hatırlatan topu sırtı dönük taç çizgisi cıvarında alıp, rakibi ekarte edip ceza sahasına kadar sürüp, yaptığı orta Osimhen'den önce Ajaxlı savunmacının eline çarpınca hakem Bastien maçı devam ettirdi de VAR hakemi ekrana çağırınca, karar penaltı oluyordu. Topu alan Osimhen yerden sert bir vuruşla farkı ikiye çıkarıyordu.


Fark ikiye çıkınca, genç oyunculardan oluşan ev sahibinin oyun konsantrasyonu da bozulunca, Sane az kalsın üçüncü golü bulayazdı da Galatasaray'a geldiği günden beri ilk hatasını yapan Uğurcan, Godts biraz becerikli olsa kalesinde golü görecekti. Yine 4 dakika sonra kazanılan serbest vuruş auta gidince ev sahibi farkı tek sayıya indiremedi ama Singo-Sane ortaklığıyla başlayan atakta Barış'ın ceza sahası içindeki şutu savunmanın eline çarpınca, hakem ikinci defa penaltı noktasını gösteriyordu. Golcüler bencil olur, skor yapıp, istatistiklerini arttırmak isterler, hele ki hattrick yapma şansları varsa, gözü kapalı atlarlar da Osimhen'in penaltıda topu Sane'ye ikram etmesi müthiş bir arkadaşlık örneğiydi. Tabi, bu jeste başka bir jestle karşılık verince Alman topçu, Osimhen de maç topunu eve götürme fırsatını kaçırmıyordu. 


Atılan üç gol sonrası rahatlayan Galatasaray'da Okan Buruk Osimhen'in yerine Icardi'yi oyuna almış, sonra da Lemina ve Jakobs'un yerine Kaan ve Eren'i görevlendirmişti. İki takımda da disiplinin bir kenara bırakılıp, gol için karşılıklı gel gidin olduğu anlarda Weghorst'un net bir şutunu Eren önlerken, Bounida'ya da Uğurcan geçit vermiyordu. Öte yandan üç sıfırlık net galibiyette ağımızda ekşi bir tat bırakan da Icardi'nin direkten dönen topuydu, Pasveer köşeye giden topu parmak uçlarıyla çelmese maç boyu Johan Cruyff Arena'yı Sami Yen'e çeviren Galatasaray taraftarı maçın bitiş düdüğü ile birlikte "Aşkın Olayım" diye bağıracaktı...


Stat: Johan Cruyff Arena

Tarih:05/11/2025

Hakemler: Benoit Bastien, Hicham Zakrani, Aurelien Berthomieu VAR: Willy Delajod

Ajax: Pasveer, Gaaei, Sutalo, Baas, Wijndal (Garald Alders dk. 46), Regeer (Kian Fitz-Jim dk. 71), Klaassen, Mokio (James McConnell dk. 80), Gloukh, Godts (Rayane Bounida dk. 71), Weghorst

Yedekler: Vitezslav Jaros, Jesse Heerkens, Lucas Oliveira Rosa, Ko Itakura, Raul Moro Prescoli, Oliver Edvardsen, Don-Angelo Konadu

Teknik Direktör: John Heitinga

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Singo, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Eren Elmalı dk. 86), Torreira (Berkan Kutlu dk. 89), Lemina (Kaan Ayhan dk. 86), Sara (Barış Alper Yılmaz dk. 46), Sallai, Sane, Osimhen (Icardi dk. 81)

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Arda Ünyay, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Osimhen (dk. 59, 65 pen. ve 78) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Mokio, Gaaei, Davy Klaassen, James McConnell (Ajax)

2 Kasım 2025 Pazar

Galatasaray:0-0:Trabzonspor

 


“Sahadaki çimlere düşen her ter damlası, bir hikâyenin başlangıcıdır.” diye çok sevdiğim bir söz vardır. Hele ki giydiği formayı her maç ıslatırken, galibiyet ya da mağlubiyet fark etmeksizin maç sonları kulübün esas sahibi taraftarı alkışlayarak sahayı terk eden topçu da unutulmaz, yazdığı hikaye de... Cumartesi gecesi Galatasaray'ın iç sahada Trabzonspor'u konuk edeceği maçı beklerken, Dries Mertens ve oğlu Ciro'yu tekrar o çimlerin üzerinde görünce, son bir kaç sene gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. İz bırakanlar unutulmazdı, hikaye yazanlar asla unutulmayacaktı...


Sadece Mertens alkışlanmadı maçın başında, babasının rahatsızlığı için ülkesine giden Torreira'ya da geçmiş olsun denildi, eski takımına karşı kaleyi koruyacak Uğurcan'a da maç başı üçlüsü çektirildi. Doluydu tribünler, umutluydu herkes maçtan. Tabii, deplasman taraftarı da son yılların en iyi Trabzonspor'unun peşinden gelmiş, onlar da Ahmet Minguzzi'yi unutmamıştı...

Ev sahibinde Sanchez cezalıyken, İlkay'ın sakatlığı devam ederken, Singo, Kaan, Jakobs ve Icardi kenardayken, Okan Buruk eksiklerin yerini tamamlamak için Lemina'yı stopere çekmiş, Sara ile Torreira'yı yan yana eşleştirmişti. 


Son maçlarda takımına fena halde destek olan Galatasaray taraftarı yine müthiş derece destek tezahüratı ve top rakipteyken ıslıkla başladı maça, her maç desibel seviyesi artıyor bu ıslıkların ki bakalım zirve ne olacak, merak etmiyor da değilim. Taraftarının desteği ile sarı-kırmızılı topçular da rakibine şok baskı yaptılar da bordo-mavililer ayağa topu iyi yaparak baskıyı kırdılar, Oulai ile de topu yarı sahadan geçirdiler. Ev sahibi gibi Trabzonspor da Galatasaray'a ilerde çok adamla baskılı başladı, oyun kurdurmak istemedi ve rakiplerini uzun top yapmaya zorladı bir çok pozisyonda. İki takım da birbirine karşı pek de dikkatli davranırken, modern deyimle "geçiş hücumlarıyla" pozisyon buldular ilk dakikalarda. Tabii, esas pozisyonlar kornerlerden geldi. Önce deplasman takımı on birinci dakikada Batagov ile pozisyon buldu, sonra Sara'nın ortasında Osimhen'in rahat kafa vuruşu direkten auta çıkıyordu. 7 dakika sonra Sara yine köşe atışı kullandı, Lemina'nın kafayla sektirmesine Torreira golü attı da yan hakem ofsayt kaldırıyordu. Tabii ondan bir kaç dakika önce Abdülkerim'in uzaktan füzesi az farkla auta gidiyordu. Trabzonspor ise eski sol beki Eren'in hatalı geri pası ile Onuachu ile az kalsın gol atayazdı da Abdülkerim dikkatli ve güçlüydü, pozisyonu engelliyordu.

Savunmada Sanchez'i aratmayan Lemina ilk devrenin en iyi oyuncusu olarak göze çarparken, orta sahada ise partnerinin yokluğunda Torreira Oulai karşısında zorlanıyordu ki, Trabzonlu genç oyuncu sene sonu transferde adından konuşturacak oyuncular arasında olacaktır.

İkinci yarıya iki hoca oyuncu değiştirmeden başlarken, Zubkov'un kafasında Uğurcan dikkatli olmasa deplasman takımı öne geçecekti ki onların maç boyu Galatasaray'ı zorladıkları tek pozisyon da Zubkov'un ceza sahasından savurup direğe takılan şutuydu. Galatasaray ise gol için daha fazla geldi ikinci 45 dakikada. Önce Osimhen'in pasında Yunus harika bir çalım sonrası topu auta yolluyor, sonra Sane'nin uzaktan şutunu Onana kucaklıyordu. Üç dakika ardından ceza sahasında harika paslar sonrası Sallai'nin şutu savunmadan dönerken, Okan Buruk takımın gücünü arttırmak için Kaan, Icardi ve Jakobs'u sahaya dahil ediyordu. 


Maçta son yirmi dakikaya girilirken, Torreira'nın ortasında Sane Onana'nın da hatasıyla kafayla fileleri havalandırıyor ama skorbordun değişmesini yardımcı hakem kaldırdığı ofsayt bayrağı ile engelliyordu. Bir kaç dakika sonra Osimhen'in kafasını kurtaran Onana, devamında da Icardi'ye geçit vermiyordu. 

Maç bitti bitecek derken Trabzonlu genç oyuncu Bouchouari daha ısınmadan Sallai'ye sert girince kırmızı kartla oyun dışı kalırken, hakem Cihan Aydın'ın 4 dakika uzatma göstermesi tepki alıyordu.

Geçen sene Fenerbahçe yöneticisi Acun Ilıcalı tarafından Galatasaraylı ilan edilen Cihan Aydın, sarı-kırmızılıların her maçında tarafsız olduğunu göstermek için bilerek ya da bilmeyerek Galatasaray aleyhine hatalar yapmaktadır. Cumartesi gecesi de özellikle Galatasaraylıların topu kazandığı bir çok pozisyonda faul düdüğü çalarken, ilk devre Pina'nın topun kornere çıkmasını engellemeye çalışırken elle temasına VAR desteği almadı ve penaltıyı kaçırırken, ikinci yarı da Baniya'nın Osimhen'i düşürmesine penaltı düdüğü çalamadı...


Ligin zirvesindeki iki takımın mücadelesi golsüz biterken, Okan Buruk ilk defa Trabzonspor'u iç sahada yenemezken, deplasman takımı da dört maçlık galibiyet serisine son vermiş oldu. Galatasaray adına puan kaybı kadar can sıkan bir başka olay, bir kısım taraftarın maça Barış'ı ıslıklamak için geliyor oluşuydu. 67. dakikada Kaan Ayhan ile yer değiştiren Barış sahayı terk ederken, ıslıklar yükseldi de ultrAslan tribünü duruma el koyarak önce ıslıklar alkışa döndü sonrada yoğun bir şekilde Barış Alper Yılmaz tezahüratları yükseldi. 


Stat: RAMS Park

Tarih: 01/11/2025

Hakemler: Cihan Aydın, Deniz Caner Özaral, Mustafa Savranlar VAR: Alper Çetin

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Mario Lemina, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı (Ahmed Kutucu dk. 85), Lucas Torreira, Gabriel Sara (Ismail Jakobs dk. 74), Leroy Sane, Yunus Akgün (Kaan Ayhan dk. 67), Barış Alper Yılmaz (Mauro Icardi dk. 74), Victor Osimhen

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Berkan Kutlu, Yusuf Demir, Wilfried Singo, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Trabzonspor: Andre Onana, Wagner Pina, Stefan Savic (Rayyan Baniya dk. 51), Arseniy Batagov, Mustafa Eskihellaç, Christ Inao Oulai, Tim Jabol-Folcarelli, Oleksandr Zubkov (Benjamin Bouchouari dk. 83), Felipe Augusto (Okay Yokuşlu dk. 76), Ernest Muçi (Danylo Sikan dk. 83), Paul Onuachu

Yedekler: Onuralp Çevikkan, Edin Visca, Ozan Tufan, Serdar Saatçı, Kazeem Olaigbe, Arif Boşluk

Teknik Direktör: Fatih Tekke

Kırmızı kart: Benjamin Bouchouari (dk. 90) (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Okan Buruk (Galatasaray), Christ Inao Oulai (Trabzonspor)

29 Ekim 2025 Çarşamba

Galatasaray:3-1:Göztepe


Galatasaray mı kazanır yoksa Göztepe mi?

Ya da başka deyişle çok gol atan mı kazanır, az gol yiyen mi?

Pazar akşam üzeri Ali Sami Yen'de iki sarı-kırmızı ekibin karşılaşması "enlerin" düellosuydu bir bakıma...

Bugüne kadar yirmi iki defa rakip fileleri sarsmış Galatasaray sadece üç defa kalesinden topu çıkarmış Göztepe'ye karşı gol bolluğunu sürdürüp, başarılı bir Avrupa Kupası maçından sonra ligde galibiyet serisini devam ettirmeyi hesaplıyordu. 


Ev sahibinde kadro dört gün öncesinin aynısıydı, bir tek eksik babasının rahatsızlığından dolayı Uruguay'a giden Torreira'ydı ki maçtan önce Galatasaraylılar Lucas ve babası için oynama yemini etmişlerdi soyunma odasında...

 İki takım oyuncuları ve teknik ekipler güzel ve güneşli bir sonbahar öğleden sonrasında top oynamak için yeşil zeminde yer almıştı da maçı yönetecek hakem Oğuzhan Çakır'ın "jest ve mimikleri" hiç de umut vermiyordu. İzlenimlerimiz de yanıltmadı zira ayağa basmalarda sarı kartları es geçerken, Göztepeli oyuncunun geri pasında ofsayt olup olmadığını VAR ekranında dört defa izlemesi ve Osimhen'e atılan dirseği görmeyip yardımcılarının uyarısıyla saniyeler sonrası sarı kart çıkarması üst klasman hakem için affı olmayan hatalardı...


Topu hakemden alıp, esas aktörlere atarsak, eskilerin deyimiyle "kıran kırana" bir maç başladı Ali Sami Yen'de. Galatasaraylı oyuncular taraftarının desteği ve Bodo galibiyetinin moraliyle iç sahada oldukça iştahlı ve coşkuluyken, Göztepe ise fizik gücüne güvenerek çok koşuyor, Galatasaray yarı alanında çok adamla baskı kuruyordu, sanki bir Premier Lig maçı seyrediyorduk. Galatasaray erken gol için rakip kaleye yüklenirken, gafil avlanıyor ve Sanchez ve Sallai'nin hatalar zinciri ile daha dakikalar beşi gösterirken geriye düşüyordu. Beşiktaş maçında Rafa Silva'yı kaçıran ve gol yemek yerine kırmızı görmeyi tercih eden Sanchez, bu defa "oyunda kalıp, golü kalesinde görmeyi" tercih etmişti ki maçın ilerleyen dakikaları onu haklı çıkarıyordu.

Şok gol ev sahibi oyuncular ve tribünlerde olumsuz etki yaratmıyor, aksine takımı beraberlik için kamçılarken, dakikalar 18'e gelirken Barış'ın Furkan'ı zorlaması neticesinde Göztepeli oyuncunun geri pasını Bodo maçında olduğu gibi Osimhen kapıyor ve eşitliği sağlıyordu. Tabii, bu kadar "net" bir golün resmiyet kazanması en azından 3-4 dakika almıştı VAR incelemeleri sonrasında. Osimhen'in golünün tarihi değeri de Galatasaray'ın Göztepe ağlarına yolaldığı 100. gol olmasıydı.


Skorda beraberliği sağlayınca Galatasaray, galibiyet sayısı için ataklarını arttırdı, baskı gelince de Göztepe hatalar yaptı, bazen de sert oynayarak sarı kart gördü, bazen de "görmezden" gelindi de devre biterken Bokele'nin yaptığı "tolerans" sınırlarını aşınca oyundan atılması tartışma konusu bile değildi.

İlk kırk beş dakikayı Göztepe oyuncu olarak bir eksik tamamlarken, Sallai'nin uzaktan attığı şutu direk engelleyince skor tabelası değişmiyordu...

İkinci yarıya 120 maçta 100. galibiyetini kazanma amacındaki Okan Buruk, rakibin kapanacağını da ön görüp kanatlarda oynayan Barış Alper'in yerine "fox in the box" Icardi'yle başladı ve santradan saniyeler sonrası Abdülkerim'in ortasında Icardi kafayla golü aradı. Stoilov'un talebeleri eksik kalmanın psikolojisi ile "otobüsü çekince" Galatasaraylılar da yan ortalar denedi, olmadı uzaktan şutlarla gol aradılar ve rakiplerini iyice bunalttılar. Özellikle dakikalar 58i gösterirken Jakobs'un ortasında Osimhen'in kafasında ve bir dakika sonra Sara'nın pasında Osimhen'in dokunuşunda kaleci Lis takımını tek başına ayakta tutuyordu. 


Galibiyet için gol lazımdı, gol için de enerjik oyuncular lüzümluydu, Jakobs ve Sanchez yerlerini Eren ile Kaan Ayhan'a bıraktılar ve bir dakika sonrasında da Yunus'un kafa asistiyle Sara ceza sahası dışından Lis'i avlıyordu. Gol sevinci ise takımın birlik beraberliğini göstermesi açısından önemliydi, ligde ilk golünü atan Sara'yı tüm takım arkadaşları kutlarken, Osimhen ve Lemina kramponlarını temizliyordu takım arkadaşlarının.


Ve üç dakika sonra Sara kadife ayaklarıyla topu havalandırıyor, Lis Osimhen'e bir kez daha izin vermiyor ama "kurt" golcü Icardi dömivoleyle ağları sarsarken, bu sezon altıncı golünü kaydederek Galatasaray'ın en fazla gol atan yabancı futbolcusu rekoruna bir adım daha yaklaşıyor ve tribünler o malum şarkıyı haykırıyordu: Aşkın olayım...

Ev sahibi sarı-kırmızılılar "Apokerim"in hatasıyla rakibe armağan ettikleri net pozisyon dışında Göztepe'yi ceza sahasına sokmazken, bitime 10 dakika kala Sane'nin iki defa ceza sahasında rakipleriyle "kedi-fare" oynarcasına girip Yunus ve Sallai'ye gol attırma girişimini Lis başarıyla çıkarırken, dört dakika sonra İcardi-Osimhen işbirliğinde yine top fileler yerine korner direği dibine dikiliyordu.

Galatasaray eksik rakibi karşısında oyunu domine ederken, Okan Buruk Lemina'yı kenara alıp, genç Arda'ya da şans veriyordu kalan dakikalarda ve hakem maçın bitiş düdüğünü çaldığında bugüne kadar kalesinde sadece 3 gol gören Göztepe, tek maçta Galatasaray'dan aynı sayıda golü yerken, Galatasaray 192-73 sezonundan beri Sami Yen'de Göztepe'ye kaybetmeme serisini devam ettiriyordu...


Stat: RAMS Park

Tarih:26/10/2025

Hakemler: Oğuzhan Çakır, Mehmet Kısal, Candaş Elbil

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Davinson Sanchez (Kaan Ayhan dk. 62), Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs (Eren Elmalı dk. 62), Mario Lemina (Arda Ünyay dk. 81), Gabriel Sara, Leroy Sane, Yunus Akgün, Barış Alper Yılmaz (Mauro Icardi dk. 46), Victor Osimhen (Ahmed Kutucu dk. 86)

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Berkan Kutlu, Yusuf Demir, Kazımcan Karataş

Teknik Direktör: Okan Buruk

Göztepe: Mateusz Lis, Furkan Bayır (Taha Altıkardeş dk. 46), Heliton Tito, Malcom Bokele, Arda Okan Kurtulan, Rhaldney Gomes (Novatus Miroshi dk. 46), Anthony Dennis (İsmail Köybaşı dk. 63), Mohammed Cherni, Efkan Bekiroğlu (Ishola Olaitan dk. 61), Janderson Carvalho (Salem Bouajila dk. 86), Juan Santos

Yedekler: Ekrem Kılıçarslan, Ahmed Ildız, Ruan Teixeira, Uğur Kaan Yıldız, Ogün Bayrak

Teknik Direktör: Stanimir Stoilov

Goller: Victor Osimhen (dk. 19), Gabriel Sara (dk. 63), Mauro Icardi (dk. 66) (Galatasaray), Efkan Bekiroğlu (dk. 6) (Göztepe)

Kırmızı kart: Malcom Bokele (dk. 42) (Göztepe)

Sarı kart: Davinson Sanchez (Galatasaray)

24 Ekim 2025 Cuma

Galatasaray:3-1:Bodo/Glimt


"İnanılmaz bir atmosfer vardı. Taraftarlar harikaydı. Tıkaçlar işe yaramadı, bir süre sonra attım. Hatta biraz baş ağrısı çekiyorum." diyordu maçtan sonra basın toplantısında Bodo/Glimt teknik direktörü Kjetil Knutsen.

Şampiyonlar Ligi ikinci haftasında Liverpool'u taraftarının desteği ile yenerken Galatasaray, Salah ve arkadaşlarının stadın atmosferinden nasıl etkilendiklerini ada basını kalın puntolarla yazarken, Galatasaray taraftarının da hakkını veriyordu. Norveçliler de "Cehenneme" pek hoş gelmediklerinin bilincinde olarak sadece teknik direktörü değil, yardımcıları da maça "kulak tıkacı" ile çıkmışlardı. Yedek kulübesindekiler bir nebze de olsa kendini korusalar da saha içindekilerin öyle bir şansı yoktu?


Ki zaten ne oldum demeye kalmadan, Lemina kaptığı topu Osimhen'in önüne yuvarlayınca, golcü gereğini tereddütsüz yapıyordu: 1-0...

Zor olması beklenilen maç- ki deplasman ekibinin Slavia Prag ve Tottenham karşısında oynadığı "inatçı" ve "pes etmeyen" oyun herkesi endişelendiriyordu- erken gol ve Galatasaray taraftarının maça dahil olmasıyla kolaylaşıyordu. Gol Knutsen'in takımının ayarını o kadar bozdu ki, daha ilk on dakika olmadan Osimhen neredeyse hattrick yapacaktı. Ayağında topu Barca misali çokça tutan, savunmadan paslarla çıkmayı ilke edinen Bodo/Glimt'e "kamıkaze" misali çok adamla saldırmak yerine "şok" presle topu kazanmayı tasarlayan Okan Buruk'un oyuncuları da verilen görevi yapınca sahada bolca pas yapan ama Uğurcan'ı rahatsız edemeyen bir deplasman takımına karşı kaptığı her topla taraftarı ayağa kaldıran bir Galatasaray vardı. 


Ve yine Bodo/Glimt savunması topun kıymetini bilip, paslarla çıkmaya çalışırken, Yunus'un presi Bjorkan'ın kaleci yerine Osimhen'e topu hediye etmesini sağlıyor ve Nijeryalı golcü tabelayı ikinci defa değiştiriyordu.

Fark ikiye çıkmıştı da rakip kolay pes eden bir takım değildi, Prag deplasmanında iki farktan son 10 dakikada beraberliği çıkarmışlardı, aynı iştahla maça devam ettiler, Torreira'nın hatalı pasında başlattıkları akında golle burun buruna kaldılar da Hauge fileleri sarsamadı. Bir kaç dakika sonra da Fet'in uzaktan şutu direkten dönerken, seken topu kapan Sane taç çizgisi boyunca "Onyekurudan koşu var" misali rakiplerini peşine takıp ceza sahasına kadar gittikten sonra Osimhen'e verdi de onun plasesi auta gidiyordu. Tabi o anda tribünlerden "Saneeee, Saneee" tezahüratları Alman topçunun iştahına iştah katıyordu.


Hakem Michael Oliver'ın adının geçmediği, ıvır zıvır pozisyonun olmadığı, goller ve direk ile xG istatistiğine yazılacak "baba" pozisyonların olduğu ilk kırk beş dakika sona ererken Galatasaraylı futbolcuların formaları terden sırılsıklam olmuştu. Topu koşturan rakibine karşı hem alanı kapatmak hem de rakip sahada pres yapmak hiç de kolay değilken, Bodo'lu topçular dokuz defa top kaptırırken, Uğurcan'ı da bir kez ancak rahatsız edebiliyorlardı...


İkinci yarı yine Galatasaray kaptığı topu hızla değerlendirdiği bir atakla başladı, Yunus boş koşu yapan Barış'a attı, onun şutu kornere çıkarken, üç dakika sonra Auklend'in şutunu altı pasta Abdülkerim uçarak önlüyordu. Deplasman ekibi sadece çok adamla ileri çıktığında savunmada boşluk vermiyor aynı zamanda defans elemanları ayaklarında topu geveleyince de Galatasaray'a gol şansı veriyordu. İşte o anların birinde Osimhen meşin yuvarlağı çaldı, ceza sahasına girer girmez Yunus'a verdi, o daha uygun pozisyondaki Sane'yi tercih edince tribünler üçüncü defa gol diye bağıramıyordu. Lakin, çok olmadan Osimhen yine pres yaptı, yılmadan koştu, topu kaptı ve Yunus'a asist yaptı: Genç topçunun plasesini kaleci çeldi de seken topta Yunus fileleri havalandırıyordu.


Fark üçe çıkınca taraftarın çoşkusu daha da arttı ama Bodo'lular pes etmedi, yine bildikleri şekilde bolca pasla Galatasaray ceza sahasına geldiler ki, ceza sahasının hemen önünden attıkları şut herkesin bakışları arasında direği yalayarak auta gidiyordu. 


Bitime yarım saat kala Okan Buruk takıma enerji takviyesi yapmak için Lemina ve Barış'ı yanına alırken, Sara ve Eren de oyuna dahil oluyordu. Bu esnada tribünlerin Barış'ı yuhalaması ise maçın en saçma hareketiydi zira Barış Alper göze çarpan bir hata yapmamış, elinden gelen mücadeleyi de göstermişti. Anlaşılan o ki, sözleşme talep etmesi sonrası siyah ekran storysi atması gol ya da asist yapmadığı her maç sonrası genç topçunun karşısına çıkacak ki "Barış'ı ıslıklamak için hata yapmasını beklemek" sinsiliğinin kimseye bir faydası olmayacakken, Galatasaray'a zararı olacaktır.

Sallai'nin orta şut karışı vuruşu Osimhen'in bir karış önünden auta giderken, bir dakika sonra Osimhen yine savunmadan topu çalıyor, vuruşunda kaleci ve savunma farkın artmasına müsaade etmezken, Okan Buruk maçın belki de en çok koşanları Osimhen ve Yunus'a taraftara alkışlatarak yanına alıyor, sahaya Icardi ve Kaan Ayhan dahil oluyordu. 


Galatasaraylı taraftarlar ve topçular "ağır ağır "akan dakikaların geçmesini beklerken, Bodo bir gol için tüm hatlarıyla yüklenirken, Galatasaray ise Sane'nin hızı ve tekniği ile topu rakip kaleye taşımaktaydı. Sanchez ve Abdülkerim'in liderliğinde Sallai ve Jakobs rakiplerine pek de gol şansı vermediler de 75te Bjorkan'ın ortasında Helmersen kafayla Norveçlilerin "şeref sayısını" kaydediyordu. Kalan dakikalar için Bodolular ümitlense Uğurcan'ın kalesinde kayda değer bir pozisyon bulamazken, Galatasaray adına Sane ve Eren'in şutları dördüncü gol için yeterli olmuyordu.

Attığı iki gol ve bir asistle Osimhen maçın adamı oldu olmasına ama doksan dakika bitiminde herkes Galatasaray taraftarını konuşuyordu. Sadece yaptıkları tezahürat ve rakibi ıslıklamaları nedeniyle değil, aynı zamanda maçın başında Gazze'ye destek için oluşturulan "Stop the Genocide" koreografisi ile de dünya basınına manşet oluyorlardı...



Stat: Ali Sami Yen

Tarih: 22/10/2025

Hakemler: Michael Oliver, Stuart Burt, James Mainwaring VAR: Andrew Dallas

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs, Leroy Sane, Mario Lemina (Gabriel Sara dk. 65), Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 88), Barış Alper Yılmaz (Eren Elmalı dk. 65), Yunus Akgün (Kaan Ayhan dk. 73), Victor Osimhen (Mauro Icardi dk. 73)

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Bodo/Glimt: Nikita Haikin, Fredrik Sjovold, Odin, Björtuft, Haitam Aleesami (Villads Nielsen dk. 69), Fredrik Bjorkan (Isak Maatta dk. 81), Hakon Evjen (Andreas Klynge dk. 88), Patrick Berg, Sondre Brunstad Fet (Daniel Bassi dk. 69), Sondre Auklend, Jens Petter Hauge, Kasper Hogh (Andreas Helmersen dk. 69)

Yedekler: Julian Faye Lund, Magnus Brondbo, Magnus Riisnaes, Mathias Jorgensen, Mikkel Bro Hansen

Teknik Direktör: Kjetil Knutsen

Goller: Victor Osimhen (dk. 3 ve 33), Yunus Akgün (dk. 60) (Galatasaray), Andreas Helmersen (dk. 76) (Bodo/Glimt)

Sarı kartlar: Fredrik Bjorkan (Bodo/Glimt), Ismail Jakobs (Galatasaray)

Blog Widget by LinkWithin