14 Aralık 2025 Pazar

Antalyaspor:1-4:Galatasaray


"İlkay ve Barış ilk 20 dakikada Monaco deplasmanında golleri atsaydı, Galatasaray maçı kazanacaktı."

-sa ve -se Türkçemizde dilek, şart kipidir. Çoğu zaman da geçmişte gerçekleşmemiş olayları anlatmak için kullanılır. Peki, gerçekleşmiş olaylarda ne olur?

"Sane ve Sallai attı, Galatasaray farka koştu..."

-dı, -di ve -du ekleri de gerçekleşmiş geçmiş zamanı anlatır...

Bu kadar Türkçe dersinden sonra derdimizi anlatmaya geçersek, 4 gün içinde kırmızı-beyazlı iki takıma karşı deolasmanda Galatasaray, attığı ve atamadığı goller haricinde oldukça benzer maçlar oynadı, birinde yenildi, diğerinde ise farklı galip galip geldi.


Uğurcan'ın sakatlığında kaleyi tekrar alan Günay ve Sara'nın yerine sakatlığını atlatan Yunus'u Monaco ilk onbirine monte ederek başladı Antalya deplasmanına Galatasaray. Başladı başlamasına da, ilk 5 dakika 2-0 öne geçmesi işten bile değildi. Torreira'nın şutunda kaleciden seken topta Yunus'a yapılan faule penaltı çalınmazken, 3 dakika sonra Sane'nin pasında Osimhen karşı karşıya kalecinin ayağına isabet ettirdi topu. "Yine mi top Galatasaray'ı sevmeyecek" demeye kalmadan İlkay'ın kaptığı topta Yunus Sane'yi gördü, Alman topçu harika bir kontrol ve yerden şutla kaleciyi mağlup ediyordu. Fenerbahçe ve Samsunspor maçlarının ardından Antalya'da da gol sevinci yaşayan Sane üçlemeye de imza atıyordu.  Ev sahibi golün şaşkınlığını atlatmadan Barış'ın sol kanattan başlattığı atakta, Osimhen'i denedi, önüne düşen topta bu sefer Barış ceza sahası dışındaki Sallai'yi gördü, Macar topçu da yerden sert vurdu ve fileleri takımı adına ikinci kez havalandırdı...



Galatasaray ilk on dakikada iki farklı öne geçince maçın fişini çekmek için Antalya kalesine daha iştahla geldi ki Sallai'nin Osimhen'e "al da at" pasında Nijeryalı topçu iki adımdan topu auta yolluyordu. Yine dakikalar sonra ev sahibi savunma çıkarken yapılan top kaybında Osimhen Abdullah ile karşı karşıya kaldı da yine topu filelerle buluşturamıyordu. Galatasaraylı takım arkadaşları Afrika Kupasına gidecek Osimhen'i golle uğurlamak istiyordu da "Osi" gününde değil gibiydi. Ve yine devre biterken, Barış-İlkay-Osimhen paslaşmalarında önüne düşen topu Barış sert bir plase ile "doksana" yolladı da top örümcek ağlarını temizlemek yerine kale arkasındaki ağlara takılıyordu...


Galatasaray kalesine tek atağını devre biterken uzatma dakikalarında yapılan ortaya ayağını koyarak topun yönünü Günay'ın kucağına değiştiren Ballet'le bulan Antalyaspor, ikinci yarı oyuna van de Streek'in girmesiyle biraz daha rakip sahaya oyunu yıkmaya çalıştı, belki de Samsunspor'un ve Monaco'nun yaptığını yapmaya çalıştılar da ufak ufak Günay'ın kalesinde tehlike yaratmaya çalışırken, kaptırılan bir top sonrası Yunus'un uzun mesafeli ters pasında Osimhen topu iyi kontrol edip, ceza sahasına girer girmez plase ile skorbordu değiştiriyordu. Geçen sene "efsane" bir röveşata golü atan Osimhen, Antalya'yı yine boş geçmiyordu. 

Farkın üçe çıkması, Osimhen'in gol atması ile Galatasaray oyunu rolantiye alınca, rakibin de çok fazla tehditkar olmayınca, Okan Buruk yorgun oyuncularına nefes aldırmak için Yunus, Torreira ve Sanchez'i kenara alıp Icardi, Sara ve Arda'yı sahaya sürüyordu. Üç değişiklik sahaya alışmaya çalışırken, Antalyaspor Galatasaray kalesine daha sık geldi ve Boli'nin ceza sahası içinde net pozisyonunda ayağını koyarak kornere yollayan Arda'nın talihsizliği atılan köşe atışının gol olmasıydı. Hiç hesapta yokken yenilen gol sarı-kırmızılıları tedirgin ederken, Antalyaspor ikinciyi bulmak için özellikle sol kanattan gelirken, Jakobs-Kazımcan değişikliği ile o bölgeyi kapatmayı denedi Okan Buruk ki, bitime 15 dakika kala Barış getirdiği kontra atakta Sane mi Osimhen mi seçeneklerinde Osimhen'i tercih etti de Nijeryalının şutunu savunma engelliyordu. Ve o pozisyonda Sara'nın kullandığı köşe vuruşunda Arda bomboş pozisyonda topu kafayla auta yollarken, atacağı golle son maçlardaki eleştirileri silme fırsatını kaçırıyordu.


Ve maçta sonlara yaklaşırken, Osimhen sarı kart görüp, Afrika kupasında olacağı günlerde cezalı duruma düşerken, Antalyaspor'un atağını savuşturan Abdülkerim topu Sara'ya aktardı, onun harika bir ara pasında Sane hızlı çıktı ve ceza sahası önünde Icardi'ye asistini yaparken golü sezen tribünler çoktandır "Aşkın olayımı" söylemeye başlamıştı bile. Mauro Icardi bu sezon ligde sekizinci golünü atarken, toplamda ise 59 gole ulaşıp Hagi ile birlikte en fazla gol atan yabancı topçu oluyordu.

Haftalardır Icardi'yi itibarsızlaştırma kampanyasına Arjantinli topçu hafta içi instagram gönderisi ile cevabını vermiş, Dursun Özbek dün de basın toplantısında kaptanına sahip çıkmıştı. Antalya'da maç başı ve sonu taraftarlar da Icardi'ye gereken sevgiyi gösterirken, futbolcu arkadaşları da maçın üçlüsü için golcüyü öne itiyordu...


Zorlu fikstürde atılan 4 golle alınan 3 puan Okan Buruk'a derin bir nefes aldırırken, sakat ve eksikliklerin olduğu bu dönemde 1 gol 1 asistle oynayan Sane ve iki asist yapan Yunus'un üst düzey performansı herkesin içini ferahlatırken, taç atışlarıyla takım arkadaşlarını pozisyonlara sokan Kazımcan'ın da Eren'in olmadığı günlerde sol kanat için Jakobs'a harika bir alternatif olması Galatasaray adına başka bir avantaj olarak göze çarpıyordu.

Saha dışından tribünlere dönersek, memleketin en berbat deplasman tribününe sahip Antalya stadında Galatasaray taraftarı için ev sahibi kulüp 3.900 lira bilet fiyatı biçince, ki bir kaç hafta evvel Beşiktaş'a 1300'e satmıştı biletleri,  ultrAslan buna tepki gösterirmiş, Antalyaspor tribünleri "taraftarlık felsefesini" unutup "pahalı bileti" savunup, Galatasaray'ı çeşitli ithamlarla suçlayan bildiri yayınlarken, "endüstriyel futbola karşı" dünya tribünlerinde renk ve arma fark etmeksizin ezeli rakipler bile birleşirken memleket tribünlerinde böyle bir açıklama görmüş olmak, memleket tribün kültürü adına oldukça kaygı verici... 



Stat: Corendon Airlines Park

Tarih:13/12/2025

Hakemler: Ali Yılmaz, Bersan Duran, Osman Gökhan Bilir VAR: Atilla Karaoğlan

Antalyaspor: Abdullah Yiğiter, Veysel Sarı, Lautaro Giannetti, Hüseyin Türkmen (Dario Saric dk. 30), Bünyamin Balcı, Jesper Ceesay, Ramzi Safuri, Kenneth Paal, Samuel Ballet, Nikola Storm (Sander van de Streek dk. 46), Yohan Boli

Yedekler: Kağan Arıcan, Samet Karakoç, Bahadır Öztürk, Soner Dikmen, Hasan Yakub İlçin, Ensar Buğra Tivsiz, Doğukan Sinik, Poyraz Efe Yıldırım

Teknik Direktör: Erol Bulut

Galatasaray: Günay Güvenç, Roland Sallai, Davinson Sanchez (Arda Ünyay dk. 67), Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs (Kazımcan Karataş dk. 74), Lucas Torreira (Gabriel Sara dk. 67), İlkay Gündoğan, Leroy Sane, Yunus Akgün (Mauro Icardi dk. 67), Barış Alper Yılmaz (Ahmed Kutucu dk. 82), Victor Osimhen

Yedekler: Batuhan Şen, Arda Yılmaz, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Leroy Sane (dk. 7), Roland Sallai (dk. 10), Victor Osimhen (dk. 56), Icardi (dk. 90+3) (Galatasaray), Sander van de Streek (dk. 69) (Antalyaspor)

Sarı kartlar: Lautaro Giannetti (Antalyaspor), Victor Osimhen, Kazımcan Karataş (Galatasaray)

7 Aralık 2025 Pazar

Come To Galatasaray

 


“Kariyerimde ilk kez üçüncü kez yedek kulübesine oturuyorum. Çok ama çok hayal kırıklığına uğradım. Yıllar boyunca, özellikle de geçen sezon bu kulüp için çok şey yaptım. Şimdi yedekte oturuyorum ve nedenini bilmiyorum. Sanki kulüp beni otobüsün altına atmış gibi geliyor. Hissettiğim şey bu. Çok açık ki birileri tüm suçun bana kalmasını istedi. Yazın bana birçok söz verildi ama şu ana kadar üç maçtır yedekteyim, o yüzden sözlerini tuttuklarını söyleyemem. Daha önce birçok kez teknik direktörle iyi bir ilişkimiz olduğunu söylemiştim, ama bir anda artık hiçbir ilişki yok. Neden bilmiyorum, ama bana öyle geliyor ki biri kulüpte olmamı istemiyor. Bu kulübü her zaman destekledim. Çocuklarım da her zaman destekleyecek. Bu kulübü çok seviyorum, her zaman da seveceğim. Dün annemi aradım — siz benim oynayıp oynamayacağımı bilmiyordunuz ama ben biliyordum. Dün ‘Cumartesi günkü Brighton maçına gel’ dedim (13 Aralık). Oynayacak mıyım bilmiyorum ama keyfini çıkaracağım. Kafamda, o maçtan keyif alacağım çünkü ne olacağını bilmiyorum. Afrika Uluslar Kupası’na gitmeden önce Anfield’da taraftarlara veda etmek için orada olacağım.”

Mohamed Salah

Liverpool'lu oyuncu

Bu sözler sonrası Salah'ın Liverpool kariyeri sona ermiş gözükürken, geçen aylarda "Böyle bir atmosferde hayatım boyunca oynamadım" diyerek hayranlığını belirttiği  Sami Yen'de Galatasaray taraftarı önünde oynama fırsatı da eline geçmiş durumda. Olur mu, neden olmasın? Galatasaray taraftarının #ComeToGalatasaray hashtagına karşı durulur mu?

Galatasaray:3-2:Samsunspor


 Fransa'daki ünlü Louvre Müzesinde Leonardo Da Vinci'nin sadece Mona Lisa'sı sergilenmiyor, aynı zamanda ölümsüz üstadın son eseri olan Vaftizci Yahya da yer almaktadır. Bizim Nijeryalı "top üstadı" Osimhen geçen sene "Röveşata" adlı eserini müze duvarlarına çivilerken, cuma gecesi ikinci tablosunu kargoluyordu Fransa'ya: "Şampiyonluğun Müjdesi"...

Şampiyonluk hedefiyle yola çıkan takımların maçlarında puanların kayıplarına sayılı dakikalar varken, hele ki uzatma anlarında, atılan goller oldukça değerlidir ve mayıs ayında hesap gününde ayrı bir beğeniyle değerlendirilirken, geçen hafta uzatmalarda Fenerbahçe'ye iki puan bırakan Galatasaray, 4 gün sonra Samsunspor'a da iki puan kaybedecekken, Barış'ın ortasında, Icardi'nin sektirdiği topta Yunus'un kafa asistiyle Osimhen "Gooool" diye desibel rekorları kırdırıyordu Ali Sami Yen ahalisine...


Sakatlar, yorgunluklar, eksiklikler, 3-5gün sonra gelecek Şampiyonlar Ligi maçı demeden Kadıköy'deki hakem faciasına rağmen maçı domine edip,1 puanı çıkaran kadroyla başlamıştı maça Okan Buruk. Gereksiz pahalı biletleri ve hafta içi maçını umursamadan "Bu takım bu sene söke söke şampiyon" pankartının arkasında doldurmuştu mabedi Galatasaray taraftarı, çünkü "Galatasaray tek, onlar hepsiydi."


Konferans Liginin lideri, Atatürk'ün şehrinin takımı Samsunspor'un hocası da dengeli ve özgüvenli kadrosu ile kolay yem olmayacağını söylüyordu maçtan evvel. Kıran kırana bir maç için bütün koşullar hazırken, iki ekip de birbirini yoklarken, Galatasaray ilk on dakika dolmadan, bolca top çevirip rakibini uyuttuğu bir anda Torreira'nın Sane'ye asistinde Alman panzeri ile öne geçiyordu. Golden sonra deplasman ekibi kendine gelip, önde basmaya çalışsa da meşin yuvarlağı koşturan sarı-kırmızılılar olurken, Samsunspor'da Musaba bireysel yetenekleri ile pozisyonlar arıyordu. Galatasaray ise 20. dakikada "sağ bekleşen" Sanchez'in ortasında Sara ile savunmayı geçemiyor, bir dakika sonra ise "Apokerim"in ortasında Osimhen'in dokunuşunu Okan çıkarırken, devamında Sane'nin plasesi az farkla tribünlere gidiyordu. 

Ve yine Sane'nin "slalomvari" topla hareketlemesinde defansın arkasında topla buluşan Osimhen, "klas" bir golcü dokunuşuyla farkı ikiye çıkarıyordu dakikalar 29'u gösterirken.


Nijeryalı topçu sadece attığı gollerle taraftarı koltuklarından kaldırmıyor, devrenin bitimine 10 dakika kala rakibin en çabuk adamı Musaba'yı kovalayıp, kendi ceza sahası önünde durdurunca da gol atmışçasına alkışlanıyordu. 


Galatasaray oyunun iplerini elinde tutup, istediği gibi yönlendirirken, rakip ise çaresizce onları seyrediyor, kalesini başka gollere kapamaya gayret ediyordu. Tabii böyle durumda seyirciler de geçen hafta "yapılanları" hatırlıyor, yayıncı kuruluş ve Fenerbahçe'ye tepkilerini gösteriyorlardı.

Devre biterken son haftaların çıkış yapan genci Kazımcan'ın ortasında Sane ceza sahası önünde sert plase ile ikinci golünü aradı da top auta giderken, boş pozisyonda Barış takım arkadaşına "Küçük Emrah" bakışıyla bakakalıyordu. Bu şutu teselli olarak alkışlayan taraftarı seyrederken, rollerin değişmesi durumunda Barış'ın alkış yerine yuhalanacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.


İkinci devre Galatasaray'da Lemina ile Arda yer değiştirirken, Samsunspor'da Eyip'ün yerine Ntcham'ın oyuna dahil olması maçın rüzgarını da deplasman ekibi lehine çeviriyordu. İlk yarının aksine Samsunspor daha çok topa sahip oluyor, Galatasaray'a ön alanda basıp kaptığı toplarla atak başlatıyordu. Ntcham'ın füzesini Uğurcan ve "kalbiyle aklı çelişmeyen" Emre'nin şutunu savunma duvar örerek çıkarırken, Emre'nin Kazımcan'ın "belini kırıp" yaptığı ortada Musaba kafayla farkı azaltıyordu. Golden sonra Arda'yı sağ beke, Sanchez'i de stopere çekip, yorgun İlkay'ın yerine Yunus'a alarak maça müdahale ederken Okan Buruk, Galatasaray Osimhen ile tehlike yaratırken, Samsunspor'da da Holse ve Tomasson'un tehlikeli atakları da deplasman tribünündeki Samsunlulara umut veriyordu.

Karşılaşmada dakikalar 90a yaklaşmışken, Samsunspor'un bir atağında meşin yuvarlak Galatasaray ceza sahasından uzaklaşmak istemedi, top Emre'nin önüne düştü ve onun şutunda top Osimhen'in ayağına çarpıp, Uğurcan'ı da yanıltınca Sami Yen'de derin bir sessizlik oluşuyordu... 


Maçın bitimine uzatmalarla birlikte çok az dakika kalmışken, Okan Buruk Barış'ı sağ beke çekiyor ve Arda'nın yerine Icardi'yi galibiyet golü için sahaya sürüyordu. Her fırsatta "Arda neden oynamıyor?" diye Okan Buruk'u sürekli "taciz edenler" ise genç topçuyu çıkarken ıslıklıyordu ki memleket futbolunun geldiği durumun acı bir portresiydi Sami Yen'de son dakikalarda yaşanılanlar.  Yapılan değişiklikler çok da geçmeden meyvesini veriyor,  yazının girişinde bahsettiğimiz sanat eseri Ali Sami Yen'i bayram yerine çeviriyordu...

Maç bitti bitecek derken Samsunspor'da Holse'nin ortası Kazımcan'ın eline çarpınca Mehmet Türkmen devam kararı veriyor, VAR'ın da uzun süreli seyretmesi sonrası penaltı uyarısı çıkmayınca, karşılaşma Galatasaray'ın üstünlüğü ile biterken, Türk futbol kamuoyuna da uzun haftalar konuşulacak bir malzeme ortaya çıkıyordu. Oysa ki Kazımcan'ın kapalı koluna çarpan topa, çok olmadan bir gün sonra benzer pozisyonda Konya'da penaltı verilmezken, Avrupa'da bir çok maçta aynı pozisyonlarda devam kararı çıkıyordu. Ama, hakem demişken, 66. dakikada Kazımcan'ın ceza sahası içinde ayağına basılmasına penaltı verilmezken, Ndiaye'nin Sanchez'e basmasına da kırmızı kart verilmedi. Sormak gerekir, 90da verilen penaltı sonrası atılan gol üç gol değerinde de 66da kazanılan penaltıda atılan gol 1 gol mü?




Stat: RAMS Park Ali Sami Yen

Tarih:05/12/2025

Hakemler: Mehmet Türkmen, Çağlar Uyarcan, Anıl Usta VAR: Onur Özütoprak

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Davinson Sanchez, Mario Lemina (Arda Ünyay dk. 46, Mauro Icardi dk. 90+1), Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş, Lucas Torreira, Gabriel Sara (Berkan Kutlu dk. 84), Leroy Sane, İlkay Gündoğan (Yunus Akgün dk. 68), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Mauro Icardi, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz, Çağrı Balta

Teknik Direktör: Okan Buruk

Samsunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru, Toni Borevkovic, Rick Van Drongelen, Logi Tomasson (Marius Mouandilmadji dk. 81), Antoine Makoumbou, Emre Kılınç, Carlo Holse, Eyüp Aydın (Olivier Ntcham dk. 46), Anthony Musaba, Cherif Ndiaye (Yunus Emre Çift dk. 90+1)

Yedekler: Albert Posiadala, Efe Berat Töruz, Soner Aydoğdu, Tahsin Bülbül, Polat Yaldır, Soner Gönül

Teknik Direktör: Thomas Reis

Goller: Leroy Sane (dk. 8), Victor Osimhen (dk. 29 ve 90+2) (Galatasaray), Anthony Musaba (dk. 56), Emre Kılınç (dk. 88) (Samsunspor)

Sarı kartlar: Berkan Kutlu (Galatasaray), Rick Van Drongelen, Emre Kılınç (Samsunspor)

2 Aralık 2025 Salı

Fenerbahçe:1-1:Galatasaray


"Maçla ilgili kendimizi hiç yormayalım. Bugün yaşananları herkes gördü. Saha içinde yaşananları herkes gördü. Maçı çok fazla değerlendirecek bir durum yok. Canımızı zor kurtardık. Kazım'ın gözü kör oluyordu. İki oyuncumuzun ayağı kırılabilirdi. Canımızı, ayağımızı, vücudumuzu kurtardığımız için şükredeceğiz. Kimse unutmasın, biz de Galatasaray'ız. Galatasaray birleşecek. Taraftarımıza çağrı yapıyorum; bugün yaşananları gördükten sonra birbirimize ne kadar destek olmamız gerektiğini ve bundan sonra nasıl bir Galatasaray ortaya çıkartmamız gerektiğini herkese göstereceğiz. Kimse merak etmesin." diyor Okan Buruk ve röportajını bitiriyordu...


Futbolu biraz bilen herkes bu maça Yasin Kol atandığında maç içinde neler neler olacağını çok iyi tahmin ediyordu da uzun yıllar Fenerbahçe maçlarını yönetemeyen Ali Şansalan'ı VAR'da görünce Galatasaray'ın işinin fena halde zor olduğunu görmek dahilik gerektirmiyordu.

Okan Buruk'un dediği gibi Kadıköy'de yaşanılanlardan sonra derbi analizi yapmak, "Biz saha içinde kalalım demek  "saflık" olurdu ki Fenerbahçeli oyuncuların ve taraftarın tepkisine göre düdük çalan bir hakem olunca, maça dair ancak hakem hatalarını yazmak gerekiyor bu yazıda.


Öyleyse dakika dakika sergileyelim FIFA kokartı olmadan memlekete derbilerini sürekli yöneten Yasın Kol'un marifetlerini:

6' İlkay topu göğüsle kontrol ediyor, seyirci baskısıyla el verdi hakem...

9' Galatasaray atağa kalkarken, Barış düşürüldü hakem avantaj verdi, Alvarez Kazımcan'ı sarı kartlık biçince, oyunu Barış'a faul yapıldı diye durdurdu ve Alvarez'in sarısını vermedi...

15' Osimhen-Skriniar pozisyonunda Barış topu aldı giderken, pozisyon sonlanmadan yardımcı hakem ofsayt bayrağı kalırdı ki pozisyon ofsayt değildi...


27' Galatasaray'ın golü sonrası Kazımcan'a tribünden çakmak atıldı, gözü çıkıyordu, tedavi gördü lakin hakem anons yaptırmadı. Üstüne üstelik tedavi gören Kazımcan'ı da oyun alanının dışına çıkmasını istedi.

33' Skriniar hava topunda Osimhen'e faul yaptı, hakem faulü vermemekle birlikte tacı Fenerbahçe'ye verdi...


39' Orta sahadaki bir mücadelede Lemina İsmail'den önce davranıp topa vuruyor, oyun oynanıyor ve devamında Sanchez'in Kerem'e herhangi bir teması olmadığı halde hakem ceza sahası önünde faul çalıyor, Lemina'ya da sarı kart gösteriyor.


43' Fenerbahçe'nin kullandığı köşe vuruşunda Alvarez Sanchez'e dirsek atıyor, seken top Skriniar'ın eline çarpıyor, hakem devam ettiriyor ve Fenerbahçe gol atıyor. VAR Yasin Kol'u ekrana çağırıyor ve faulü göstermeyip elden golü iptal ettiriyor. Maç boyu Ali Şansalan'ın belki de tek doğru kararı golün iptali için hakemi çağırmak da o da yanlış pozisyon gösteriyor.


45+5' Barış ceza sahasına girip kaleciyle karşı karşıya kaldığında top vuruyor ve top oyundayken Ederson Barış'ı düşürüyor, penaltı olacak pozisyonda hem Yasin Kol hem de Ali Şansalan sessizliğe bürünüyor.


45+5' Brown Sane'nin ayağına basıyor ama hakem sarı kart vermiyor.

53' Osimhen çalım atıp giderken Oosterwolde önce tekme atıyor, sonra elle yüzüne müdahale edip düşürüyor, Yasin Kol kırmızı kart olabilecek pozisyonda sadece sarı kart veriyor.


65' Skrinar'ın Sara'ya kırmızı kartlık tekmesine Yasin Kol faul dahi vermezken, VAR'daki hakem de sessiz kaldı.


72' Barış ile Semedo taç çizgisi yanında mücadele ederken, Fenerbahçeli futbolcu her türlü çekme itme yapıyor ama top Barış'ta kalırken, hakem faul çalıyor.

77' Uğurcan aut atışı kulanacak lakin sahada ikinci top var, Uğurcan o tapı almaya gidince "zaman geçiriyor" diye Uğurcan'a sarı kart veriyor Yasin Kol.



82' Sara ceza sahasına girerken Skriniar tarafından düşürüldü, faul vermedi hakem ve devamında Skriniar yerdeyken Sara'ya dizle vuruyor ama yine "üç maymunu" oynuyor hakemler. İşin daha da vahimi yayıncı kuruluş o pozisyonun iki değişik açıdan tekrarını gösterirken Skriniar'ın dizle vurmasını kesiyor ve göstermiyor.


90+5' Fenerbahçe'nin attığı gol öncesi Alvarez hakemin gözü önünde omuz atıyor ama Yasin Kol pozisyonu devam ettiriyor.

Yukarıda yer alanlar sadece kartlık pozisyonlar, bunlardan daha fazlası ise her pozisyonda düdük çalıp Fenerbahçe'nin topu kazanmasını sağlayan faullerdi. Böyle bir ortamda futbol oynamak imkansıza yakınken, Galatasaraylı oyuncular kaliteleri ile az kalsın üç puanla dönüyorlardı Kadıköy'den...

Hakemleri yazmaktan Sane'nin rakip savunma arasından İtalyan kayak ustası Tomba gibi slalom yapıp attığı harika golü övmeden geçmek olmazken, maçın iyilerinden Sara'nın sahada ayak basmadık çabasını, Sanchez'in sağ bek de oynayıp Kerem'i yuhlattıracak performansını,  Lemina'nın stoperde parladığını, Kazımcan'ın Gençlerbirliği maçı sonrası Kadıköy'de de sol kanadı kapattığını, Barış ve Osimhen'in rakip stoperleri hallaç pamuğu gibi attığını uzun uzadıya belirtemedik...

İlk yarı 1-0 önde bitmişken, bitime yarım saat kala Osimhen'in harika aşırtma pasında Sanchez'in Oosterwolde'yi pazara yollayıp Sane'ye pasında Alman topçunun gol olacak şutu rakibin ayağına çarpıp kornere gitmesi belki de maçın kırılma anıydı. Ev sahibinin ise kaleyi bulan ilk şutunun 88de gelmesi maçın gidişatı hakkında çok daha açıklayıcı bir veri olsa gerek...

Galatasaray'ı yakından tanımayanlar son dakika gelen gol ve kaybedilen 2 puanın Galatasaray'ı demoralize edeceğini düşünürken, Okan Buruk'un baştaki sözlerini anımsayarak, cuma günü oynanacak Samsunspor maçında hafta içi olmasına rağmen Ali Sami Yen'in tıklım tıklım dolacağını ve alınacak üç puanla Galatasaray'ın 26 şampiyonluğunun yürüyüşünün çok daha sert ve emin adımlarla devam edeceğini adım gibi biliyorum...


ve birileri de sadece bakakalacak...



Stad: Fenerbahçe Chobani Stadı

Tarih: 01/12/2025

Hakemler: Yasin Kol, Abdullah Bora Özkara, Bahtiyar Birinci VAR: Ali Şansalan

Fenerbahçe: Ederson, Nelson Semedo, Milan Skriniar, Jayden Oosterwolde, Archie Brown (Levent Mercan dk. 89), Edson Alvarez, Dorgeles Nene (Oğuz Aydın dk. 79), Marco Asensio, İsmail Yüksek (Fred dk. 79), Kerem Aktürkoğlu (Anderson Talisca dk. 63), Youssef En-Nesyri (Jhon Duran dk. 63)

Yedekler: Tarık Çetin, Mert Hakan Yandaş, Yiğit Efe Demir, Mert Müldür, Rodrigo Becao

Teknik Direktör: Domenico Tedesco

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Davinson Sanchez, Mario Lemina, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş (Yunus Akgün dk. 90+3), Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 90+7), Gabriel Sara, Leroy Sane, İlkay Gündoğan (Arda Ünyay dk. 77), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen (Mauro Icardi dk. 89)

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Ahmed Kutucu, Kaan Ayhan, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Jhon Duran (dk. 90+5) (Fenerbahçe), Leroy Sane (dk. 27) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Nelson Semedo, Jayden Oosterwolde, Ederson (Fenerbahçe), Mario Lemina, Okan Buruk (Teknik Direktör), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen, Uğurcan Çakır (Galatasaray)

25 Kasım 2025 Salı

Galatasaray:3-2:Gençlerbirliği


 "Ben kaplanlardan filan korkmam ama rüzgar deyince iş değişir. Bakın rüzgardan ödüm kopar. Beni rüzgardan koruyacak bir şeyiniz var mı acaba?" diyordu çiçek Antoine de Saint-Exupery'nin dünyaca ünlü eseri Küçük Prens'te... Bu satırları okurken aklıma Mauro Icardi geldi birden. Galatasaray'a transfer olduğu günden beri attığı goller, kırdığı rekorlarla hem takımı şampiyon yapan, hem de çocukların Galatasaraylı olmasına katkı sağlayan Arjantinli, rakiplerle ve başkanlarıyla mücadele edip, 100 kez giydiği formanın hakkını sonuna kadar verirken bir sakatlık sonrası sosyal medyanın "rüzgarı" ile istenmeyen adam ilan edilivermişti. "Şişman" da dediler, "Takımı düşünmüyor" da, "Antrenman yapmamak için çocuklarını bahane ediyor" da... Karşındaki "kaplanla" mücadele etmek kolay da, ya arkadan esen sinsi rüzgar?

Milli araya girmeden önce Kocaelispor'a kaybeden Galatasaray, ulusal takımlara giden topçularından Osimhen, Jakobs ve Kaan'ı da kaybederek çıkacaktı Gençlerbirliği karşısına. Bir de TFF'nin "yarım yamalak" bahis soruşturması nedeniyle cezalı olan Eren ve Metehan yoktu. Bir şey ters gitti mi hep ters gider derler ya, Berkan da antrenmanda sakatlanmıştı. İlkay iyileşiyordu ama 90 dakika oynayacak durumu yokken, Arjantin'den evlatlarını görmekten dönen Icardi de kenarda bekliyordu. Şapkadan tavşan çıkarmakla mahir Okan Buruk, nasıl ki Boey'i rezerv takımdan ana kadroya monte etmişti, sol bek eksikliğinde Kazımcan'a aynı fırsatı vermiş, genç topçu da Ankaralı rakiplerinin karşısında maçın iyilerinden oluyordu.


Oyuna Galatasaray taraftarının da desteği ile baskılı başlarken, Kazımcan'ın taç atışında Barış'ın kafası direkten dönerken, iki dakika sonra Sara'nın kornerinde "Apokerim"in kafasında Singo kale dibinden dokunamıyordu. Bir dakika sonrasında ise Sane'nin pasında Lemina'nın şutu direği yalayarak auta giderken, Gobonlu topçu da sakatlanıyordu.  Daha dakikalar 15i gösterirken Lemina yerini Yusuf'a bırakırken, devrenin bitimine 5 dakika kala Singo da sakatlanıp Icardi ile yer değiştiriyordu. 

Genç yaşta Barcelona'ya transfer olan Yusuf Demir, Galatasaray'a büyük ümitlerle transfer olmuş lakin arzu ettiği çıkışı bir türlü gösterememişti. Sakatların çok olduğu bu dönemde forma şansı bulan Yusuf, maçta da tabelayı değiştirecek anların içindeydi ama heyecandan olsa gerek istediği vuruşları yapamazken, "sabırsız" taraftarın tepkisini çekiyordu. Öte yandan Barış'ın ortasında Icardi'nin kafası da direkten dönünce herkesin kafasında "acaba bu top içeri girmek mi istemiyor" düşüncesi beliriyordu.

Galatasaray arzuladığı erken golü bulup, peşinden atacağı gollerle maçı erken koparıp, Şampiyonlar Ligi maçına odaklanmayı bir yandan da hafta sonu ligde oynayacağı derbi için kart riski olan oyuncularını korumayı düşünürken, beklenen gol Niang ile deplasman ekibinden geliyordu. Ayrıca, Metehan'ın devre bitmesine 5 dakika kala çaprazdan şutunu Günay çıkarmasa, tabela kolayca 2-0 olacaktı...

İkinci yarıya Yusf'un yerine İlkay'ı alarak sahaya sürüyordu takımını Okan Buruk. Arzuladığı gol gelmeyince "telaşlanan" takıma tecrübesi ile soğukkanlılık getirecek İlkay ile birlikte Galatasaray daha çok pas yapıp, daha bilinçli giderken rakip kaleye, Gençlerbirliği ise Galatasaraylı Gökdeniz'in abisi Göktan'ın getirdiği ve Tongya'a al da at diye verdiği pasla Günay dikkatli olmasa farkı ikiye çıkaracaktı ki aynı topçu 3 dakika sonra Metehan'ın ortasında yakın mesafeden topu auta atıyordu. Onlar ikinci defa gol sevinci yaşayamadı ama Barış-Kazımcan ortaklığında genç topçunun asistinde "fox in the box" Icardi takımını öne geçiriyordu. Kral geri dönerken, taraftar da o meşhur besteyi haykırarak söylüyordu.




Ve ardından yakalana bir kontraatakta, Sane boş pozisyonda Icardi'yi görüyor, onun karşı karşıya plasesinde kaleci topu çıkarırken, Barış belki de kariyerinin en rahat golünü atıyordu. Galatasaray öne geçerken, ilk yarıda Kazımcan'la tartışmaktan sarı kart gören Thalisson, yine Kazımcan'ı biçtiği için ikinci sarıdan oyun dışı kalırken, Galatasaray da Barış'ın ortasında İlkay ile farkı ikiye çıkarıyordu... Bir kaç hafta önce ıslıklanan Barış bir gol ve asistle maç sonrası Icardi ile birlikte  üçlü çektirmeyi hak ederken alkışlarla yerini son on dakikada Ahmed'e bırakıyordu ki Galatasaray'ın dördüncü golünü Ahmed bomboş pozisyonda topu ayağında geveleyerek engelliyordu.


Maç sonu basın toplantısında Okan Buruk "10 kişi kalan rakibi kalemize getirmememiz gerekir" derken maçtaki en büyük hatayı anlatırken, Galatasaray'ın da Samed'in ortasında Metehan'ın kafasıyla yediği golü izah ediyordu bir bakıma. 


Bu yazıyı maçtan bir kaç gün sonra yazarken, ligin diğer maçlarında verilen penaltıları da izlemiş olarak Galatasaray'ın bu sene de mağdur edildiğini görmek hem üzüyor hem de öfkelendiriyor. Ozan Ergün'ün ilk yarı Tongya'nın Singo'ya müdahalesinde sarı kart unutulurken, ikinci yarının hemen başında Thalisson'un Barış'ın ayağına basmasında hem sarı kart hem de penaltı verilmedi. Aynı şekilde Göktan'ın Sallai'ye kırmızı kartlık müdahalesi ise "önce topa vurdu" gerekçesi ile verilmemesi ayrı bir komedi. Yine oyunun 81. dakikasında Gençlerbirliği topçusunun eline çarpan top "dizden geldi" diyerek penaltı çalınmadı. Bütün bunların sebebi ise bizim hakemlerin oyunu yorumlayamaması ve bir "robot" misali kurallara bağlı kalması. Bunun en güzel örneği ise 71. dakikada Sara'nın pas verirken topun hakeme çarpıp tekrar Sara'ya gelmesi ve kimse bundan etkilenmezken hakemin oyunu durdurup, hava atışı ile başlatması... Ajax-Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçında vücuttan sekip ele gelen top penaltı olurken, hakeme çarpıp oyunun akışını etkilemeyen bir çok pozisyon Avrupa Liglerinde devam ettiriliyor. Bir de standart önemli hakemlikte, aynı hakem bir kaç hafta evvel Fenerbahçeli Assensio'nun rakibinin kafasına ayakla temasına kırmızı vermezken, Sallai'ye benzer pozisyonda kırmızı kart çıkarıyordu.

Sakatların, eksikliklerin olduğu, topun çizgiyi geçmek istemediği maçta Galatasaray üç puan alıp, hafta sonu derbi öncesi Torreira'yı kaybetmezken, maalesef Singo, Lemina ve Sallai'yi kaybediyordu. Bakalım Okan Buruk Kadıköy'de şapkadan nasıl bir tavşan çıkaracak?


Stat: Ali Sami Yen RAMS Park

Tarih:22/11/2025

Hakemler: Ozan Ergün, Furkan Ürün, Suat Güz VAR: Bülent Birincioğlu

Galatasaray: Günay Güvenç, Singo (Icardi dk. 40), Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş, Lemina (Yusuf Demir dk. 16, İlkay Gündoğan dk. 46), Torreira (Arda Ünyay dk. 80), Sara, Sane, Sallai, Barış Alper Yılmaz (Ahmed Kutucu dk. 80)

Yedekler: Uğurcan Çakır, Batuhan Şen, Gökdeniz Gürpüz, Furkan Koçak, Çağrı Balta

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gençlerbirliği: Velho, Thalisson, Goutas, Zuzek, Hanousek, Dele-Bashiru, Oğulcan Ülgün (Metehan Mimaroğlu dk. 32), Göktan Gürpüz (Samed Onur dk. 76), Koita (Dilhan Demir dk. 77), Tongya, Niang (Onyekuru dk. 76)

Yedekler: Erhan Erentürk, Furkan Ayaz Özcan, Varesanovic, Abdurrahim Dursun, Fıratcan Üzüm, Sinan Osmanoğlu

Teknik Direktör: Volkan Demirel

Goller: Icardi (dk. 55), Barış Alper Yılmaz (dk. 57), İlkay Gündoğan (dk. 66) (Galatasaray), Niang (dk. 22), Metehan Mimaroğlu (dk. 77) (Gençlerbirliği)

Kırmızı kartlar: Sallai (dk. 90+3) (Galatasaray), Thalisson (dk. 60) (Gençlerbirliği)

Sarı kartlar: Kazımcan Karataş, İlkay Gündoğan (Galatasaray), Dilhan Demir (Gençlerbirliği)

10 Kasım 2025 Pazartesi

Kocaelispor:1-0:Galatasaray


“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!” diyordu bugün ebediyete intikalinin yıl dönümünde saygı, özlem ve minnetle andığımız Mustafa Kemal Atatürk... Dün de Kocaeli Stadında oynanan maçtan önce topçular sahaya çıktıklarında bütün tribünler tek bir ağızdan "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye bağırırken, Galatasaraylı taraftarlar da deplasman tribününde açtıkları devasa pankart ve kartonlarla yaptıkları gösteri ile Ulu Önder'i anıyordu. Tabii, ev sahibi taraftarların maç başı ve sonunda ettikleri küfürler  bu güne gölge düşürürken, bu maçın bir de Sami Yen'de rövanşı olacağı bir kenara yazıldı.


Transfer döneminde taraftarlar "transfer şampiyonası" yaparcasına herkesi takıma kazandırmak ister, takımın sistemi ya da uyumu düşünülmeden "batan geminin malları" misali ne bulunursa transfer edilsin isterler. Oysa ki bir çok hoca ise "az ve uz" oyuncu ekibiyle yarışta olmayı ister. Galatasaray'ın elinde Icardi, Osimhen, Sane gibi yıldızlar olunca, Okan Buruk da takım içindeki olumlu havayı korumak için tüm topçularına şans vermeyi isterken, uzun aradan sonra Kocaeli deplasmanında Icardi ve Osimhen gibi iki forvetle başlıyordu. Televizyon başındaki bizler için "gereksiz" bir fanteziydi ama bir gün önceki idmanın "mükemmel" geçtiğini belirtiyordu başarılı teknik adam. Öte yandan bu tercih Selçuk İnan'a sorulduğunda "Galatasaray'ın bütün oyun planlarını çalıştık ama en fazla çift forvetli oyun üzerine durduk" cevabı, oynanacak maç için içimizde bir endişe yaratmıyor değildi.


İki takımın da istekli ve arzulu başladığı oyunda, Galatasaraylılar alışık oldukları düzenden çıkınca, birbirlerinin yerlerini bulmaya çalışan acemiler gibi bolca pas hataları yaparken, Koacelispor ise önce ikinci dakikada Tayfur'un auta yolladığı kafa vuruşu ile taraftarını heyecanlandırıyor, ardından Uğurcan'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda sarı-kırmızılı file bekçisi "ahtapot gibi devleşiyordu". Galatasaray daha kayda değer bir atak yapamazken, Serdar Dursun'un uzaktan şutu Uğurcan'da kalırken, savunma arkasına atılan bir pasta Sane topu mükemmel sürerken ceza sahası içine kadar, pası da bir o kadar kötü atıyordu. İstenilen oyun oynanmayınca, hakem de sert oyunla faulsüzlüğü karıştırınca Osimhen tepki veriyor, Çağdaş Altay da sarı kartı çıkarıyordu Nijeryalıya... İlk devre biterken İcardi'nin auta yolladığı kafa vuruşu dışında Osimhen'in karambolde önüne düşen topa vuruşunda kalecinin kornere yollaması dışında Galatasaray etkili olamazken, atılan bir aut atışında Serdar Dursun'un Jakobs'u bozarak kafayla Agyei'ye düşürmesi ve onun Galatasaray savunmasını geçip Uğurcan'ın tuttuğu köşeden fileleri havalandırması ile ev sahibi öne geçiyordu.

Jakobs'a yapılan müdahaleye düdük çalmamasına şaşmamak gerekir hakemin zira Sanchez ceza sahası içinde yaka paça indirilmişken, oralı bile olmamıştı hem kendisi hem de VAR'daki Ali Şansalan. Ama bu ikili maçın bitmesine 10 dakika kala Galatasaray'ın Osimhen ile bulduğu golde "kaza kaza" ofsayt kararı çıkarıyordu. Herkes çekilen çizgiye takılmış, rakip savunma oyuncusunun ayağı kaleye daha yakın derken, kalecinin kalesinde olmadığı pozisyonda çizginin 2 numaralı savunma oyuncusundan değil belki de kaleciden ya da yanındaki savunmacıdan çekilmesi gerekiyordu. Burada VAR o söz konusu çizgiyi yanlış çizerken, kalecinin arkasında "pasif" pozisyonda olan Sara'nın kaleci ve savunmacıyı nasıl etkilediğini hala anlamış değilim. Galatasaray'ın 8-10 puan önde götüreceği ligin "ekonomik" yandan bir getirisi olmayacağı gerçeği ile böyle ufak tefek müdahalelerle lig yarışını kızıştırmak istenildiği düşüncesi gelmiyor değil insanın aklına bu kararları gördükçe.


Maçın ikinci yarısına dönersek, Galatasaray biraz daha derli toplu gözüküp, Kocaelispor'un kalesini çok adamla koruduğu bir oyunda 48de Sallai'nin uzun pasında Osimhen kaleciyle karşı karşıya kalırken, şutu kornere çıkarken, 65'de ise Osimhen'in paralel pasında Barış'ın golünü önce kaleci sonra da Tarkan çizgiden çıkarıyordu. Ev sahibinin farkı arttıracak net pozisyonunda da Sanchez savunmanın üçe bir yakalandığı bir anda Can'a yerinde müdahale ederek, takımının maçın içinde kalmasını sağlıyordu.

Milli aradan önce Kocaeli'de alınan yenilgi zirve yarışında Fenerbahçe ile aranın bir puana inmesi anlamına gelirken, Okan Buruk ve ekibinin maçların olmadığı bu dönemde yapacakları analizler ile ulusal takımlara gitmeyen topçuların özel çalışmalarla daha güçlü dönecek olması, ki Sane'nin Başakşehir maçı hala akıllarda, ve sakatların iyileşecek olması gelecek maçlar için umudu korumamıza yetiyor...



Stat: Kocaeli

Tarih: 09/11/2025

Hakemler: Çağdaş Altay, Serkan Çimen, Bilal Gölen VAR: Ali Şansalan

Kocaelispor: Aleksandar Jovanovic, Ahmet Oğuz, Botond Balogh, Hrvoje Smolcic, Jamal Dijksteel, Habib Ali Keita (Luis Da Silva Cafumana Show dk. 72), Tarkan Serbest, Daniel Agyei (Oleksandr Syrota dk. 90), Karol Linetty (Darko Churlinov dk. 90+6), Tayfur Bingöl, Serdar Dursun (Can Keleş dk. 72)

Yedekler: Gökhan Değirmenci, Muharrem Cihan, Ahmet Sağat, Furkan Gedik, Samet Yalçın, Joseph Boende

Teknik Direktör: Selçuk İnan

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Wilfried Singo (Roland Sallai dk. 46), Davinson Sanchez (Kaan Ayhan dk. 90), Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs (Eren Elmalı dk. 64), Lucas Torreira (Gabriel Sara dk. 64), Mario Lemina, Leroy Sane, Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen, Mauro Icardi

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Berkan Kutlu, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Agyei (dk. 45) (Kocaelispor)

Sarı kartlar: Dijksteel, Smolcic (Kocaelispor), Victor Osimhen (Galatasaray)

7 Kasım 2025 Cuma

Ajax:0-3:Galatasaray

 


"Çok önemli oyunculara sahibiz. Yarın sadece başlayacak 11 değil, bence maçı bitirecek 11'imiz de çok önemli olacak. Bu yüksek tempolu maçlarda özellikle kulübeden gelecek oyuncularımızın da çok önemli olması lazım. Ben yarın için ilk 11 ve yedek kalacak değil, maça başlayacak ve bitirecek takım olarak bakıyorum." diyordu Liverpool maçından önce çıkmış olduğu basın toplantısında Okan Buruk... O maçın neticesi de herkesin malumu.

Dün gece Johan Cruyff Arena'da karşılaşmanın başlamasına dakikalar kala TRT mikrofonlarına da "Hücumda da farklı şeyler düşündük. Son maçlarda sürekli oynayan Barış'ı dışarıdan getireceğiz. Oyunun devamında hamlelerimiz olacak Barış gibi, Icardi gibi. Orta sahada ve savunmada bize destek verecek çok sayıda oyuncumuz var." diye açıklamalarda bulunuyordu.


Ligde Galatasaray'ın başında çıktığı 120 maçta 100 galibiyet gibi müthiş bir rekora sahip olan Okan Buruk artık Avrupalı rakiplerine karşı da eskiden olduğu "gözü kapalı" saldırmak yerine "planlı ve hesaplı" çıkıyordu.

Futbolun "beşiği" İngiltere derler ama "olgunluk çağının" yaşandığı yer Hollanda'dır ve bu güzel oyuna kafa yorup, onu geliştirenlerin laboratuvarı Ajax Futbol kulübüdür. Bu sene hem kendi memleket sınırları dahilinde hem de Şampiyonlar Liginde aldığı sonuçlarla geçmişe özlem yaşatsalar da bir futbol kültürü ve geleneğine sahiptir Hollandalılar ve iç sahada her zaman tehlikelidirler. Hele bir de bu sene oynadığı 3 maçta puan alamayınca, Galatasaray maçını "var mısın yok musun" karşılaşmasına çevirdilerse. Galatasaray için de kritik bir sınav olacaktı, zira evinde kazandığı Liverpool ve Bodo/Glimt maçlarının anlam kazanması için Amsterdam'dan üç puanla dönmek mecburiyet arz ediyordu. Hele bir de Süper Ligde en yakın rakibinden 4 puan önde olup, lig ikincisi Trabzonspor karşısında alınan beraberlikte "saçma sapan" ve "ergence" Okan Buruk eleştirileri sosyal medyada yer alırken... Geçen sene kendisi açısından Avrupa Liginin ilk sekize kalma finalinde Ajax'a kaybeden Galatasaray bir kez daha aynı makus talihi yaşamak istemiyordu. 


İlkay bir kaç haftadır sakattı da ona Bodo maçının yıldızlarından Yunus da eklenince orta saha rotasyonu eksik kaldı ama Sanchez'in savunmaya dönmesi ile son haftaların parlayan yıldızı Lemina Torreira'nın partneri olacaktı. Oyun kurma görevi de Sara'daydı, belki de Galatasaray kariyerinin devamı anlamında en önemli maçıydı Brezilyalının ama onda ne kadar başarılı oldu, orası da ayrı bir yazı konusu. Singo'nun da takıma geri dönmesi ile Sallai için de kendine yeni bir rol bulma fırsatıydı Ajax maçı, Polonyalı "joker" de maç içinde görev aldığı değişik bölgelerde hiç sırıtmadı, galibiyetin görünmez kahramanlarından oldu.


Ajax rakibinin gücünü daha oyunun ilk dakikalarından kabul ederek kendi tarihi futbol kültürüne ihanet edercesine tam takım kendi yarı sahasında iki hat şeklinde "Çanakkale Geçilmez" oynarken, Galatasaray ise top ayağında bir basketbol takımı misali top çeviriyor, savunmada gedikler arıyordu. Durum bu halde olunca kayda geçen ilk atak Osimhen'in repertuavının güzide örneklerinden -ki Napoli'de bir kez fileleri sarsmıştı- olan Singo'nun ortasında topu göğs, ile kontrol edip, ayakla sektirip top düşmeden attığı şuttu. Kaleci yaşlanınca refleksleri azalır derler ya, Pasveer  42 yaşının tecrübesi ile takımını skorda geriye düşmekten kurtarıyordu. Üç dakika sonra Sara'nın köşe vuruşundan ortasında Nijeryalı forvet en yükseğe zıpladı, kafasını yine tecrübeli kaleci parmak uçlarıyla kornere yolluyordu.


Galatasaray top kontrolünü yüzde yetmişlere çıkarırken, rakip kalede de iki net pozisyon bulmuşken, oyunun iplerini iyice eline almış ve gölü getirecek "o anı" kovalarken, Ajax'ın tek planı Weghorts'a atılan uzun hava paslarında onun indireceği toplarla ani atağa çıkmak ya da Galatasaray'ın presini delip savunmayı eksik yakalamaktı. İlk yarım saat biterken Uğurcan'ın sahada olduğunu önce Mokio'nun şutunda sonra da ceza sahası içindeki karambolde gördük de devamında Gloukh takımın ilk devre yakaladığı en tehlikeli atakta topu auta yolluyordu.


"Oyuna nasıl başladığımız değil, nasıl bitirdiğimiz önemli" diyen Okan hoca, ikinci yarının başında takımın en zayıf halkası Sara'yı kenara alırken, geçen yıl bu zeminde Gaaei'yi fena halde zorlayan Barış'ı sahaya sürüyordu. Onun oyuna girmesiyle Sallai forvet arkasına geçerken, Barış da kanattan Rize'nin azgın dereleri gibi akarken, Ajax'ın yerleşik savunmasının dengesini bozuluyordu. Ve aranan gol de Lemina'nın "rebound"ı alıp, topu Sane'ye yollaması, onun altı pasa ortasında Osimhen'in kaleciden önce "uçar kafayı" vurmasıyla geliyordu. Ajaxlılar golün şokunu yaşarken, Barış Alper "prime dönemini" hatırlatan topu sırtı dönük taç çizgisi cıvarında alıp, rakibi ekarte edip ceza sahasına kadar sürüp, yaptığı orta Osimhen'den önce Ajaxlı savunmacının eline çarpınca hakem Bastien maçı devam ettirdi de VAR hakemi ekrana çağırınca, karar penaltı oluyordu. Topu alan Osimhen yerden sert bir vuruşla farkı ikiye çıkarıyordu.


Fark ikiye çıkınca, genç oyunculardan oluşan ev sahibinin oyun konsantrasyonu da bozulunca, Sane az kalsın üçüncü golü bulayazdı da Galatasaray'a geldiği günden beri ilk hatasını yapan Uğurcan, Godts biraz becerikli olsa kalesinde golü görecekti. Yine 4 dakika sonra kazanılan serbest vuruş auta gidince ev sahibi farkı tek sayıya indiremedi ama Singo-Sane ortaklığıyla başlayan atakta Barış'ın ceza sahası içindeki şutu savunmanın eline çarpınca, hakem ikinci defa penaltı noktasını gösteriyordu. Golcüler bencil olur, skor yapıp, istatistiklerini arttırmak isterler, hele ki hattrick yapma şansları varsa, gözü kapalı atlarlar da Osimhen'in penaltıda topu Sane'ye ikram etmesi müthiş bir arkadaşlık örneğiydi. Tabi, bu jeste başka bir jestle karşılık verince Alman topçu, Osimhen de maç topunu eve götürme fırsatını kaçırmıyordu. 


Atılan üç gol sonrası rahatlayan Galatasaray'da Okan Buruk Osimhen'in yerine Icardi'yi oyuna almış, sonra da Lemina ve Jakobs'un yerine Kaan ve Eren'i görevlendirmişti. İki takımda da disiplinin bir kenara bırakılıp, gol için karşılıklı gel gidin olduğu anlarda Weghorst'un net bir şutunu Eren önlerken, Bounida'ya da Uğurcan geçit vermiyordu. Öte yandan üç sıfırlık net galibiyette ağımızda ekşi bir tat bırakan da Icardi'nin direkten dönen topuydu, Pasveer köşeye giden topu parmak uçlarıyla çelmese maç boyu Johan Cruyff Arena'yı Sami Yen'e çeviren Galatasaray taraftarı maçın bitiş düdüğü ile birlikte "Aşkın Olayım" diye bağıracaktı...


Stat: Johan Cruyff Arena

Tarih:05/11/2025

Hakemler: Benoit Bastien, Hicham Zakrani, Aurelien Berthomieu VAR: Willy Delajod

Ajax: Pasveer, Gaaei, Sutalo, Baas, Wijndal (Garald Alders dk. 46), Regeer (Kian Fitz-Jim dk. 71), Klaassen, Mokio (James McConnell dk. 80), Gloukh, Godts (Rayane Bounida dk. 71), Weghorst

Yedekler: Vitezslav Jaros, Jesse Heerkens, Lucas Oliveira Rosa, Ko Itakura, Raul Moro Prescoli, Oliver Edvardsen, Don-Angelo Konadu

Teknik Direktör: John Heitinga

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Singo, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Eren Elmalı dk. 86), Torreira (Berkan Kutlu dk. 89), Lemina (Kaan Ayhan dk. 86), Sara (Barış Alper Yılmaz dk. 46), Sallai, Sane, Osimhen (Icardi dk. 81)

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Arda Ünyay, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Osimhen (dk. 59, 65 pen. ve 78) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Mokio, Gaaei, Davy Klaassen, James McConnell (Ajax)

Blog Widget by LinkWithin